Se7en 25 Yaşında!

Sinema tarihinin en ikonik gerilim filmlerinden Se7en’a dair bilinmeyen detaylar tüm sinefilleri mest edecek.

Daha dün gibi. İzmir Karşıyaka Sineması’nda, babamla birlikte, gişede bilet kuyruğundayız. Son seans 21:45 için ancak yer bulabiliyoruz. İzmir’de filmdeki havaya benzer puslu ve yağmurlu bir hava var. Salondaki yerimizi alıyoruz. Bilmiyoruz ki sinema tarihine geçecek bir gerilim filmi için oradayız. Film başlıyor ve soluksuz bir şekilde izliyoruz. Bitiyor ve tüylerimiz diken diken şok olmuş bir vaziyette salondan ayrılıyoruz. Üzerinden 25 yıl geçmiş olmasına rağmen etkisi taptaze üzerimde duruyor. Halan en beğendiğim 3 gerilim filminden biri. Değeri azalmıyor aksine daha da artıyor.

Peki nasıl bir filmdi Se7en? Konusundan kısaca bahsetmek gerekirse; Hıristiyanlık inancında oldukça önemli bir yere sahip ve asla işlenmemesi gereken yedi büyük günah var. Bunlar kibir, açgözlülük, şehvet düşkünlüğü, kıskançlık, oburluk, öfke ve tembellik. Filmin odağında ise bu günahları işleyen kişileri tek tek, acımasızca cezalandıran bir seri katil ve onun peşinde ise iki zıt karakterli dedektif bulunuyor.

Kurgusu, sinematografisi ve başrol oyuncuları Morgan Freeman, Brad Pitt ve Gwyneth Paltrow ile sinema tarhine çoktan geçmiş bir kült klasik. Ayrıca filmin seri katili de yine oldukça görkemli bir isim. Yazının devamındaki Se7en ile ilgili bilinmesi mutlaka bilinmesi gereken detaylar bölümünde kendisinin kimliğini açık edeceğim.

Brad Pitt kariyerinde ilk kez böylesine ciddi ve romantizmden uzak bir rolde karşımızda. Genç dedektif David Mills rolü adeta yakışıklı oyuncu için biçilmiş kaftan. Eşi ile birlikte yeni taşındıkları şehre ve cinayet masası ekip arkadaşlarına alışmaya çalışıyor. Ciddi adaptasyon sorunları var. Hem eleştirmenler hem de seyirci onun bu rolde harikalar yarattığı konusunda hemfikirler. Yer aldığı tüm önemli projelerde (“Sleepers”, “Seven Years in Tibet”, “Meet Joe Black”, “Fight Club”, “Troy”, “The Curious Case of Benjamin Button”) rol almasını sağlayan en önemli etken Se7en’daki rolü şüphesiz.

Morgan Freeman, Brad Pitt’in aksine daha önce benzer rollerle karşımıza çıkmış olsa da güven veren bakışları, akılcı çözümleri ve serinkanlı halleriyle David Mills için bir abi, bir arkadaş, bir amca ve hatta bir baba adeta. Sakin ve sabırlı dedektif William Somerset’i iyi ki o canlandırmış. Filmde en dehşet veren, en korkunç ve hüzünlü sahnelerde bile onun bakışlarıyla rahatlıyor ve ikna oluyoruz.

Peki neydi Se7en’ı farklı ve unutulmaz kılan? Cevap sadece Pitt ve Freeman değil kuşkusuz. Filmin seri katili rolündeki başarılı oyuncunun katkıları da çok büyük. Ayrıca konu sadece oyunculuklar da değil. Kamera arkasındaki usta yönetmen David Fincher yarattığı kasvetli, kasvetli olduğu kadar da başarılı sahneleri ve şaşırtıcı finali de yönetmenin efsanevi imzası oluyor. Onun elinden çıkan diğer her işte olduğu gibi.

Hala izlemeyeniniz varsa ve hala filmin içerdiği sayısız sürprizi duymadıysanız bir an önce izlemenizi tavsiye ederim. 25 yıl sonra bile hala çok taze, hala çok havalı ve gerçek bir ikon Se7en.

Gelelim Se7en hakkında mutlaka bilimeniz gereken bazı detaylara (Not yazının bu bölümü spoiler içerir). Bir seri katilin fantezisini ve bu fantezinin yarattığı karanlık & yağmurlu dünyada iki dedektifin seri katil avını anlatan Se7en’a dair tüm sinefilleri mest edecek bazı detaylar ise şu şekilde…

• John Doe karakteri için yapılan audition sonrası rol için onaylanan isim Kevin Spacey, sinema tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir istekle hem filmin yönetmeni David Fincher’ı hem de tüm yapımcıları ikna ederek isminin gizli tutulmasını sağlıyor. Çekim süreciyle başlayan bu gizlilik kararı, filmin tanıtımlarının başlamasıyla da devam ediyor. Böylelikle sinema tarihinin en gizemli seri katili olmayı da başarıyor. Tıpkı bir gerilim romanının sonunda karşımıza çıkan seri katil profilleri gibi.

• Fight Club gibi efsane bir filmin de yönetmeni olan David Fincher, filmdeki üç dedektifin ismini Se7en’ın senaristin isminden alır; Andrew, Kevin ve Walker.

• Se7en’ın senaryo yazarı Andrew Kevin Walker, kısa süreliğine de olsa filmde yer almış durumda. Filmin hemen başında gözüken ceset Kevin’ın ta kendisi. Burada senarist Alfred Hitchcock’a selam çakmak istemiş.

• Alfred Hitchcock’un Psycho’sunda da olduğu gibi filmden çıkan seyirciler filmin sonunda Gwyneth Paltrow’un öldüğünü ve kutudan onun kafasının çıktığını iddia etmişlerdir. O dönem bununla ilgili yapılan TV showları ve yazılan köşe yazılarının da sayısı az değildir. Kulaktan kulağa yayılan bu dedikodu sonrası Fincher, bu konuyla ilgili olarak “Seyircilere böyle bir dedikoduyu kulaktan kulağa yaydıkları için teşekkür ederim ancak filmde kesinlikle böyle bir sahne yoktu.” diyerek yalanlamıştır. Fakat seyircilerin bir bölümü hala bu sahneyi gördükleri konusunda hemfikir. Çok ilginçtir ki ben de gördüğümü anımsıyorum.

• Se7en filminin unutulmaz kadrosunun oluşturulma meselesi ise hayli çetrefilli. Gwyneth Paltrow öncesi başrol kadın oyuncu tercihi olan Christina Applegate projeyi reddediyor. Dedektif Mills rolü için ise Pitt öncesi teklif Denzel Washington ile görüşülüyor. Ancak Washingtonv projeyi çok karanlık ve kasvetli bulup reddediyor. Aynı zamanda yine Dedektif Mills rolü için Sylvester Stallone’ye de teklif götürüldüğü iddiası var. O da projeyi beğenmiyor. Brad Pitt ise Se7en için Apollo 13 projesini Tom Hanks’a bırakıyor.

• Morgan Freeman’ın canlandırdığı Dedektif Somerset karakteri için senarist Andrew Kevin Walker, karakteri yazarken William Hurt’u istiyor. Ancak oyuncu ile anlaşılamıyor. Yapımcıların çok istediği Al Pacino ise City Hall projesine imza attığı için rol en sonunda Freeman’a kalıyor. Son olarak filmin yönetmen koltuğu için ilk başta proje David Cronenberg’e ve Guillermo del Toro’ya sunuluyor ancak yönetmenler projede yer almak istemiyor. Koltuk Fincher’ın oluyor. Kevin Spacey tarafından canlandırılan seri katil Doe rölü de Val Kilmer’dan döndüğü konuşulanlar arasında.

• Filmle ilgili hem resmi hem resmi olmayan birçok alternatif son üretilmiş. Bunlar arasında şu alternatif sonlar bulunuyor.

Tracy’nin Hayatını Kurtarma Yarışı

Yapımcı Arnold Kopelson, Mills ve Somerset’in Tracy’nin hayatını kurtarmak için girdikleri yarışı anlatan bir son için Walker’ın Se7en finalini yeniden tasarlamasını istiyor. Ancak bu son Pitt, Freeman ve Fincher tarafından istenmiyor ve hatta böyle bir son kullanılırsa projede yer almayacaklarını belirtiyorlar.

Somerset, John Doe’yu Öldürür

Se7en’ın yapımcıları filmin hiçbir alternatif son senaryosunu beğenmiyorlar. Pitt, Freeman ve Fincher’ın Tracy’nin kurtarıldığı bir sona onay vermemelerinin ardından, Somerset’in Mills’i kurtarabilmek adına John Doe’yu öldürmesi fikri doğuyor. Fakat burada da Mills’in Tracy için Doe’yu kesinlikle vuracağını düşünen Pitt, bu sonun hiçbir şekilde yürümeyeceğini ve içine sinmediğini belirtiyor. Gerçekten saçma bir son olurmuş bu.

Hafif Dramatik Bir Son

Mills’in John Doe’yu öldürdüğü sahnenin yazılması ile film son şeklini alıyor. Filmin test gösterimleri sonrası izleyicilerden gelen tepkilerin yapımcıları oldukça memnun etmesi Se7en’ın hafızalara kazınan sonunu inşa ediyor.

Doe Mills’i Öldürür, Sonrasında Somerset de Doe’yu Öldürür

Senaryonun başka bir versiyonunda ise, John Doe Mills’i öldürüyor ve o anda Somerset devreye giriyor. Fakat bu son keskin zekaya sahip seri katilimizin filmdeki tutarlı & zeka dolu formunu bozacağı için rafa kaldırılıyor.

Mills, Somerset’i Vuruyor

Doe’yu öldüren Mills’in, Somerset ile ufak bir anlaşmazlık yaşamasının ardından partnerini vurduğu, akabinde de tutuklandığı bir olay yaşanıyor. Neyse ki bu son bir dedikodu ve komediden öteye varamıyor.

David Fincher’ın Se7en için İstediği Son

Se7en final sahnesinde Somerset’in, Hemingway’in sözleriyle bitirmesini isteyen David Fincher, Mills’in Doe’nun kafasına ateş ettiği sahne sonrası, birkaç dakika boyunca sürecek bir karanlık ve sessizliği inşa etmeyi planlıyor. Ne yazık ki test gösterimde bu sahneden iyi reaksiyonlar alınamıyor. Seyirci John Doe cinayetinin etkisinin azaldığını düşünüyor.

• Se7en filminin kötü adamı olan ve Kevin Spacey tarafından canlandırılan seri katil John Doe hiçbir zaman seyirci önünde cinayet işlemez. Seyirci cinayetleri gerçekleştikten sonra dedektiflerimiz ile birlikte olay yerinde görür. John Doe hiçbir vahşet ve cinayete tanık etmez seyirciyi. Ancak izleyici tarafından görülen tek öldürme eylemi Brad Pitt’in intikam için John Doe’yu kafasından vurduğu andır. Filmde kötü adam izleyici karşısına eli kanlı çıkmaz ancak filmin iyi adamı izleyici gözü önünde elini kana bular.

• Senarist Andrew Kevin Walker filmin senaryosunun yazmasının ana sebebini New York şehri olarak işaret ediyor. Andrew bir gün bir yolda yürüdüğü ve yedi ölümcül günahı gördüğünü söyleyerek şehrin karanlık yüzünden Se7en’ı tasarladığını belirtiyor. Katil Doe’nun evinin tasvirinde Walker küçük detaylarda harika bir iş çıkarıyor. Doe’nun evinde bütün pencereler siyah boya ile boyanmış çünkü senariste göre bir katilin kaotik bir şehirde kaçması gereken bir mağaraya ihtiyacı var. Ayrıca Doe’nun evinde bir sürü boş aspirin şişesi bulunuyor. Aklından birden çok düşünce geçen katilin yıpranan zihninin ilacı elbette ki Aspirin. Katil burada ağrı kesici bağımlısı olarak tasvir ediliyor.

• Se7en’da işlenen cinayetler Hristiyanlık dininin merkezinde yer alan yedi ölümcül günah üzerinden ilerliyor. Bu ölümcül günahlara göre öldürülen kurbanlardan özellikle ikisi makyaj ekibini oldukça zorlamış. İlki üşengeçlik günahı yüzünden öldürülen kurban. Üşengeçlik sebebiyle katledilen bu kişi filmde bir yatağa bağlanarak açlıkla beraber ölüme terk ediliyor. Bu karakterin makyajı tam 14 saat sürmüş ve aktör Michael Reid MacKay çekimler sırasında 44 kiloymuş. Yapımcıların daha fazla kilo ver baskısını kurduğu aktör buna rağmen daha fazla kilo veremeyip rolü bu kiloda tamamlamış. Diğer yedi günah kurbanının ölüm nedeni ise oburluk. Kurban kafası bir tabak makarnaya gömülü bir şekilde boğularak ölüyor. 30 saniyelik bir çekim için aktörün makyajı tam 10 saat sürmüş. Ayrıca aktörün nefes alabilmesi için tabağın içine görünmeyen bir nefes alma mekanizması tasarlanmış.

• Günlük yaşamda F Word olarak tasvir edilen “F.ck” kelimesi tam 74 kez kullanılıyor. Çoğu da Brad Pitt’in canlandırdığı Millls karakteri tarafından kullanılıyor.

• Filmin yapımcılarının filmin sonu için bir türlü anlaşamadıklarını önceki maddelerde de belirtmiştim. Hatta çekimler sırasında sonun değişmesi ile ilgili baskı kurduklarını da. Fakat Brad Pitt yapım ekibine rest çekiyor ve eğer son olduğu gibi kalmazsa filmin kadrosunda yer almayacağını belirtiyor.

• Se7en’ın açılış sekansında bina numarasında 7 rakamını görüyoruz. Film boyunca da yedi rakamı adeta rehberimiz olur. Dedektif Mills’in işlenen yedi cinayet hakkında aldığı ihbar telefonların süresi toplamda yedi dakika sürüyorken; Dedektif Somerset, filmin bitimine 7 dakika seri katil John Doe’nun kazandığını söylemiştir.

• Filmde kullanılan kitaplar da filme ayrı bir hava ve ruh katıyor. John Doe’nun evine geldiklerinde dairenin her tarafı el yazması kitaplarla dolu ve bu kitapların hepsi gerçekten elle yazılmış, ayrıca kitapların hazırlanış süreci yaklaşık iki ay sürmüş. Toplam maliyet 15.000 dolar harcanmış.

• Se7en filmi boyunca New York’ta kasvetli ve yağmurlu bir hava hakim. Bu hava ‘Bleach by pass’ adlı bir yöntem kullanılarak filmin renginde değişim yapılarak kasvetli bir atmosfer oluşturulması ile sağlanmış.

• Se7en izleyicisi için devam filmi her zaman muallakta bir konu oldu. Devam filmini isteyen bir kitle ile filmin tek olmasından kaynaklı büyüsünden dolayı devam filmi istemeyen bir kitle her zaman karşı karşıya kaldı. Devam filmi hem yapımcılar hem de seyirciler tarafından daima istendi. Fakat yine bazı seyirci grupları devam filmi olursa bu kült mertebesine erişmiş filmin büyüsünün bozulacağını belirterek kararsız bir tutum sergilediler. New Line yapım şirketi filmin devamını istemiş ve taslak olarak bir senaryo hazırlatmıştı. Bu taslakta Dedektif Mills akıl hastanesinde veya hapisanededir. Yalnız kalan Dedektif Somerset ise emeklilik planlarını askıya alarak çalışmaya devam etmektedir ve yeni bir seri katil ile karşı karşıyadır. Bu katil Se7en’da olduğu gibi din ile alakalı değil fizikle alakalıdır ve dedektifin kullandığı ana materyal teknoloji olmuştur. Devam senaryonun ismi Solace olarak belirlendi ve 2015 yılında Se7en’ın devam filmi olarak lanse edilmese de başrolde Anthony Hopkins’in yer aldığı ‘Solace’ isimli film ile izleyiciyle buluştu.

Yazar: Doğuş Bengi


Önerilen yazılar