Sokak sanatı ile yüksek sanatı birbirine yaklaştırarak sınırları kaldıran KAWS’ı daha yakından tanımaya ne dersiniz?
Bir süredir bir yerlerde mutlaka karşınıza çıktığını düşünüyorum. Çünkü KAWS takma isimli sanatçı eserleri ile tüm dünyayı kasıp kavuruyor. Herkes onu merak ediyor… Ünlü markalar ve moda evleri onunla işbirliği yapmak için adeta birbirleriyle yarışıyor.
Evet, bu haftaki yazı konum olan KAWS besokak sannim de uzun süredir gündemimde olan bir isim. Onu detaylıca araştırdığımda daha da merak ettim. Büyük bir hayranına dönüştüm de diyebilirim! Hadi başlayalım, kim bu KAWS?
Sanatçı 1990’lı yılların New York’unda kariyerine sokak sanatı ile başlıyor. Yıl 2021 olduğunda ise küresel çaplı bir fenomen olduğunu hepimiz görebiliyoruz. Önemli markalar ile yaptığı işbirlikleri sayesinde ünü sanat çevrelerini de aşıyor. Kendisi ve kariyeri güzel sanatlar ile küresel ticaret arasında bir yerlerde konumlanıyor diyebilirim. Birçokları onu ve sanatını mükemmel buluyor. O, yepyeni bir demografinin sesi. Aslında bir nevi tarihsel pop art akımının devamı. O, sanat alanında yepyeni bir grafik dili. Fakat bu dil bu defa yalnız Amerika’da değil, tüm dünyada dev bir etki yaratmayı başarabiliyor. Sanatının yörüngesinde bir çok önemli ikona dokunuyor. Simpsons, Şirinler ve neredeyse tüm Disney karakteri ile dirsek temasında. Tarihte ilk kez sokak sanatı ile yüksek sanat bu denli birbirine yaklaşıyor. KAWS sınırları kaldırıyor… Sınır tanımıyor.
Hazır mısınız? KAWS’ın gerçek adını açıklıyorum: sanatçının asıl ismi Brian Donnelly. 48 yaşında. Brooklyn’de yaşıyor.
İlk dikkat çektiği yer New York. Telefon kabinleri, otobüs durakları ve reklam panoları onun 90’lı yıllarda unutulmaz tuvalleri. O tüm ikonik karakterleri önce karikatürize ediyor. Sonra da gözlerine ‘X’ koyuyor. Şimdi hatırlar gibi oldunuz sanırım? Sanatçı yüksek renk doygunluğu seviyor. ‘Bold’ kompozisyonlar tercih ediyor. Ve son olarak da sağ alt köşeye kod adını yazmayı ihmal etmiyor: KAWS.
Onu sanat dünyasına kazandıran ve ismini geniş kitlelere duyurmasını sağlayan isim onun hayatında çok ama çok önemli birisi, Galerie Perrotin’in sahibi Emmanuel Perrotin. 2008 yılında; ki bu yıl KAWS Kanye West’in 808s & Heartbreak albümünün kapağını tasarlamış, Emmanuel Perrotin KAWS’ı Miami’deki sergisine davet ediyor. Sonrası bildiğiniz çorap söküğü. Perrotin; o günden bugüne Paris, New York, Seul, Tokyo ve Londra’da KAWS için sekiz adet solo sergi düzenliyor. İlk müze retrospektif tarihi ise 2016. Bu yıl KAWS rekor bir katılım ile Teksas Modern Art Museum of Fort Worth’da şov yapıyor. Bu önemli sanat olayının hemen sonrasında ise KAWS’ı Şangay Yuz Museum’da, dev bir “Companion” heykeli ile Taipei meydanında görmeye devam ediyoruz.
Kariyerindeki en büyük sıçrayış ise 2018 yılında. Müzayedelerde KAWS adına 33.8 milyon dolarlık satış gerçekleşiyor. Bu sanat dünyası için oldukça heyecan verici bir rakam.
KAWS’ın ortalama eser fiyatı 2017’de 42.272 dolarken bu yıl fiyat 102.063 dolar. Resmen iki katı! Buradan çıkarılacak görkemli bir sonuç var ki o da şu: KAWS furyası henüz yeni başlıyor.
KAWS’ın tek şansı Perrotin değil kuşkusuz. Sanat dünyasından nice ünlü ve güçlü isim onun arkasında duruyor. George Condo, Georg Baselitz ve Martin Kippenberger gibi önde gelen sanatçıların temsilcisi; ‘art dealer’ Per Skarstedt kendisini temsil ediyor. Yani artık KAWS’a karada ölüm yok. Skarstedt dünyanın en önemli müze ve kurumlarınca tanınan çok önemli bir isim.
Onun en büyük destekçilerinden birisi de pop art sanat akımı aşığı bir aile. Alberto Mugrabi ve ailesi… Onlar dünyanın en büyük Andy Warhol koleksiyonuna sahip ailesi. 2011’den bu yana da KAWS eserleri topluyorlar. Diğer koleksiyonerler ise Kylie Jenner ve erkek arkadaşı Travis Scott ile Swizz Beatz ve Pharrell Williams.
KAWS’ın bugün geldiği bu noktada dünyaca ünlü isimler ve global markalar ile işbirliklerinin büyük etkisi var elbet. Nike, Comme des Garçons, MTV, Hennessy bunlardan bazıları. 2019 yaz dönemindeki Christian Dior ile olan işbirliği ise asla unutulmayacak. Keza Uniqlo ile olan işbirliği de büyük bir etki yarattı. Sırada Balenciaga ve Ford işbirlikleri olduğu söyleniyor. Şimdiden heyecanlandım bile!
KAWS yüksek sanatı çoğaltıyor ve global markalar ile işbirliği yaparak onları ulaşılabilir hale getiriyor. Sahip olduğu ilginç pazarlama stratejileri ile objelerin cazibesini daima canlı tutuyor. O aslında her yerde olmayı istiyor. Ayakkabıdan oyuncağa, tişörtten tabloya…
Kendisi en çok oyuncak sektörüne bayılıyor. KAWS’a göre oyuncaklar aslında ‘minyatür heykeller’. Oyuncaklarını ‘collectible’ olarak sınıflandırmayı seviyor. Kendi internet sitesi üzerinden sattığı oyuncaklar 100-500 dolar arasında fiyatlara sahip. İkinci el oyuncaklarda ise durum bambaşka. Onlar bu fiyatların on katına kadar alıcı buluyorlar. En çok talebi ise Ahşap ‘Companion’lar görüyor.
Gelelim en popüler 3 KAWS karakterine..
• COMPANION: Gözleri X’lerden oluşan Şirinler, Mickey Mouse, Simpsons benzeri karakterler.
• CHUM: Companion’un Michelin Man’e benzeyen versiyonu olarak adlandırılabilir.
• ACCOMPLICE: Companion’un tavşan kulaklı versiyonu.
KAWS’ın oyuncakları dev heykeller olarak da karşımıza çıkabiliyor. Domestik heykeller 100 edisyona kadar çıkıyor. Anıtsal olan heykeller ise 2-3 edisyon aralığında. 2019’da Philips’te, 2007’den kalma domestik bir heykel 150 bin dolara satılmış. Anıtsal heykelleri ise 1 milyon dolara alıcı buluyor. Müthiş değil mi?
Paris, New York, Londra, Hong Kong ve Tokyo KAWS’ın en çok satıldığı beş şehir.
KAWS’la ilgili durumu özetleyen sanat kritiği ve küratör Josh Baer’in yorumu oldukça ilginç, “Çok iyi bir adam ve harika bir iş adamı olduğundan eminim. Ama sanat tarihinin şöyle gelişeceğini sanmıyorum: Matisse, Pollock, Johns, Basquiat, KAWS. Paris Hilton ve Kardashians’ın önemli kültürel figürler olduğunu düşünüyorsanız, KAWS’ın önemli bir sanatçı olduğunu düşünebilirsiniz.” Ayrıca Baer KAWS ürünlerinin 20 yıl sonra beş kuruş etmeyeceğini de düşünüyor. Acımasız bir yorum olmamış mı Bay Baer?
Peki KAWS kelime olarak ne anlama geliyor? Cevap basit K-A-W-S harfleri yan yana geldiğinde estetik olarak sanatçının hoşuna gitmiş. Hepsi bu kadar!
Bir önceki jenerasyondan Keith Haring ve Andy Warhol’u hatırlayalım. Onlar kariyerleri boyunca popüler kültür ikonları ve seri üretim nesnelerini birbirlerinden asla ayırmadılar. Hatta Warhol’a göre ticaret sanatın ayrılmaz bir parçasıydı. Sahip olduğu ‘Factory/ Fabrika’ onun hem sanat evi hem de ticarethanesiydi. Warhol ve Haring ve hatta yaşayan efsane Jeff Koons. Tarihler boyu sanatsal değerleri daima sorgulandı. Sonuç ise her üç sanatçının stillerinin bugün birer imzaya dönüşmüş olması. Onlarsız olamazdı!
Zira KAWS’sız bir sanat dünyasını bugün, 2021 yılında düşünebilmek olasılıksız. O iyi ki var. Yarattığı eserler ve sanat akımı tarihler boyu kendisinden bahsettirmeye yetecek kadar renkli, ayrıcalıklı…
Son olarak 3,4 milyon takipçili Instagram hesabı @kaws’a göz atmanızda fayda var derim. Henüz kendisi ile tanışmadıysanız ilginizi çekecektir.
Ben KAWS’ta tutuklu kaldım bile. Sanat dolu bir yaşamımız olsun. KAWS hep olsun.
Sevgiler, haftaya görüşmek üzere…