Badem ağaçlarını bembeyaz süsleyen çiçekler baharın gelişini müjdelerken, bunu bir festivalle kutlamak isteyenler Datça’da buluşuyor.
Yakında Datça’nın her köşesi, yörenin meşhur badem ağaçlarının açtığı çiçeklerle beyazlara bürünecek. Henüz ilkbahara biraz daha zaman var, ancak badem ağaçları, doğanın yeniden canlandığı bu taptaze ve rengarenk mevsimin gelişini en erken haber verenler oluyor.
El değmemiş doğal güzellikleri ve sakinliğiyle tanınan Datça’nın bu en özel zamanını herkesin görebilmesi için Badem Çiçeği Festivali bu yıl ikinci kez düzenlenecek.
Bir yanda badem çiçekleri, bir yanda papatyaların açtığı bu dönemde, 8-10 Şubat tarihlerinde yarımadanın tümü adeta bir panayır alanına dönüşecek. Son zamanlarda yerli turizmde popülerliği giderek artan yerel festivallerden bir diğeri olan bu etkinlik kapsamında kurulan standlarda badem ürünleri, yöresel yemekler, el işi takılar ve hediyelikler satılacak; workshoplar, dans gösterileri ve konserler düzenlenecek. Badem çiçeği fotoğraf yarışması, doğa yürüyüşü, Knidos ve Eski Datça gezileri ve şarap tadımı gibi etkinlikler gerçekleşecek. Yani bu hafta sonu yolunuz Datça’ya düşerse üç gün boyunca hem keyifli vakit geçirecek hem de yörenin doğası ve kültürüyle yakından tanışma şansını bulacaksınız.
Datça’da görmeniz gereken yerlerin başında elbette Eski Datça geliyor. Adından da anlaşılacağı gibi yörenin ilk yerleşim bölgesi olan Eski Datça, birbirinden ilginç kapılarıyla insanı büyüleyen taş evleri ve begonvillerle süslü daracık sokaklarıyla huzurlu bir Ege havası alabileceğiniz minik bir köy. Burayı özel kılan bir başka şey ise Can Yücel’in yaşadığı sokağı ve evi görebilecek olmanız. Sokakları keşfederken karşınıza minik sanat galerileri ve dekorasyonlarıyla büyüleyen şirin kafelerin çıkmasına da hazır olun.
Datça’nın merkezinin deniz kıyısında olan bölümü ise Yeni Datça olarak adlandırılıyor. Burada sahil boyunca sıralanan deniz ürünü restoranlarını bulacaksınız, hepsi taptaze ve doğal ürünler sunan bu restoranlarda denemeniz gereken ilk lezzet ise kabak çiçeği dolması.
Henüz deniz sezonunun açılması için erken, ancak Datça’nın kristal berraklığındaki bazı plajlarını da saymadan geçmek istemedik. Datça yarımadası virajlı yolları ile göz korkutuyor ancak merkezden hiç uzaklaşmadan Kumluk ve Taşlık plajlarında deniz keyfi yapabilirsiniz. Merkeze sadece 3 kilometre uzaklığındaki Kargı Koyu da iyi bir tercih olacak. Biraz daha sakinlik arayışındaysanız yarımadanın bakir kumsalı Palamutbükü’ne doğru yol alabilirsiniz. Burada da sizi birçok balık restoranı bekliyor olacak. Mesudiye Köyü’nde bulunan Hayıtbükü, Kızılbük ve Ovabükü plajları da zeytin ağaçlarının gölgesinde, tertemiz denizleriyle tatilcileri ağırlıyor.
Henüz deniz mevsimi başlamadan önce Datça’ya giderseniz yarımadayı dolaşmak için daha fazla vaktiniz olacak bu nedenle, antik dünyanın en önemli kentlerinden biri olan, bir tarafında Akdeniz bir tarafında Ege’nin bulunduğu Knidos’u da gezmenizi öneririz. Yarımadanın en ucunda bulunan bu antik kentte gün batımlarının da muhteşem göründüğünü belirtmeden geçmeyelim.
Datça, konumunun diğer tatil beldelerine göre biraz daha zor ulaşılabilir olması sayesinde sakin ve huzurlu bir tatil geçirmek isteyen herkesin gözbebeği. Elbette festival zamanı yarımadanın bu sakin havası biraz değişecek ve düzenlenecek etkinliklerle Datça cıvıl cıvıl bir hale dönüşecek. Ancak yaza henüz zaman varken biraz taze Ege havası alıp biraz dinlenmek ve biraz da eğlenmek için Datça Badem Çiçeği Festivali harika bir tercih olacak.