Balat ta Geçmişle Bugün Bir Arada

Yüzlerce yıllık bu sokaklarda dolaşırken havada bir enerji, bir kıpırdanma hissedeceksiniz… İşte bu, Haliç kıyısındaki yaşlı Balat ve Fener mahallelerinin dönüştüğünün işareti.

İstanbul’un kalabalıktan adım atılamayan sokakları, oturulacak yer bulunmayan kafeleri olan popüler semtlerini gerimizde bırakıyor ve Haliç kıyılarının arnavut kaldırımlı dar sokaklarını arşınlamaya başlıyoruz. Son zamanlarda açılan yeni mekanlarla daha sık anılmaya başlayan Fener ve Balat’ta dolu dolu bir gün geçirmek için artık yalnızca fotoğraf veya tarih meraklısı olmak gerekmiyor. Lezzet, kahve, sanat ve vintage tutkunlarının da yaz kış tercih edebileceği bir gezi rotası burası. Bu tarih kokan sokakları ve içinde saklı kendine özgü güzellikleri, hala fazla kalabalıklaşmamışken keşfetmekte fayda var. Kahvaltıdan başlayıp akşamın ilerleyen saatlerine kadar devam eden bir gün için çizdiğimiz rotada, sizin için seçtiğimiz mekanları listeledik.

Güne Güzel Bir Kahvaltıyla Başlayın

Vodina Caddesi üzerinde, bir köşebaşında bulunan Cooklife sakince oturup, nefis bir kahve yudumlamak ve bir kitabın sayfalarında kaybolmak için mükemmel bir yer. Muhteşem kahvaltıları da şimdiden dillere düştü. Gözlemeli, yumurtalı ekmekli veya sahanda yumurtalı serpme kahvaltıların yanı sıra, kruvasan ve pancake gibi daha pratik seçenekleri de bulunuyor. Birbirinden lezzetli kahveleri veya farklı ülkelerden gelen çayları ise soğuk kış günlerine çare olacak.

Biraz Mağaza Gezelim

Bu sokaklarda, ışıl ışıl vitrinli büyük mağazaları değil, kapısından girdiğinizde sizi geçmişe ışınlayacak vintage ve antikacı dükkanlarıyla, el emeği ürünler satan tasarım dükkanlarını bulacaksınız. Vintage İstanbul ve Ragn’n Roll sizi önce vitrinleriyle cezbedecek; içeriye girdiğinizde aksesuar koleksiyonunuza bir iki özel parça katacağınıza eminiz. Melbourne doğumlu Olivia’nın kristallerle tasarladığı eşsiz takılar için Cleopatra’s Bling, el yapımı ayakkabı ve çantalara sahip olmak için Minush, içinden İstanbul geçen çeşit çeşit ürünler için Sahi, mis kokan artisan ekmek ve tatlılar için Breadtaking’e uğramayı ihmal etmeyin.

Türk Kahvesi Vakti

İlgi çekici ürünlerle geçirdiğiniz dakikaların ardından biraz soluklanma zamanı. Bu eski mahallelerde, bol köpüklü Türk kahveleri yudumlayabileceğiniz bir çok seçenek var. Bizim favorilerimizden ilki ise, kahve, kedi, kitap ve tüm diğer keyif veren K’leri bir araya getiren Cafe Naftalin K. Antikacı dükkanına benzeyen dekorasyonu, çıtır çıtır yanan sobası ile nostalji kokan, sıcacık bir kafe. Süryani kahvesi, dibek kahvesi gibi otantik kahveler fincanları dolduruyor. Burası o kadar huzur dolu bir yer ki kucağınızdan kedi, kulaklarınızdan pikapta çalan müzikler eksik olmayacak ve hiç kalkmak istemeyeceksiniz. Süslü fincanlarda okkalı bir Türk kahvesi içerek sokağı izleyebileceğiniz tatlı mekanlardan bir diğeri de Ma’ide. Karnınız acıktıysa, Ma’ide’de kahve yanında atıştırabileceğiniz tost, ev yapımı kek ve özel Makedonya parfesi gibi lezzetler bulunuyor.

Tarih Hala Bu Sokaklarda…

Balat ve Fener mahalleleri, henüz fazla el değmemiş ve şehri saran modernleşme akımından nasibini almamış sokaklara sahip. Bu nedenle, eski İstanbul ruhunu iliklerinize kadar hissedebileceğiniz yegane semtlerden. Osmanlı’dan kalma evleri, zamanında bu mahallenin sakinleri olan Yahudi ve Rum vatandaşların kutsal mekanları olan kilise ve sinagogları, İstanbul’un en eski hamamlarından biri olan 15. yüzyıldan kalma Tahtaminare Hamamı’nı ve elbette İstanbul’daki en görkemli yapılardan biri olan, kırmızı tuğlalı Fener Rum Lisesi’ni mutlaka görün. Rengarenk kapıların önünde bolca fotoğraf çektirin.

Karnınız Acıkmaya Başlayınca

İtalyan filmlerinin yemek sahnelerinde görmeye alışık olduğumuz kocaman ahşap masa, Forno’nun alameti farikası… Zaten burası epey minik ve samimi bir yer. Rengarenk fayanslı açık mutfağı sayesinde pizzanız, pideniz veya lahmacununuz hazırlanırken izleyebilir, kendinizi bir restoranda değil de bir eve konuk olmuş gibi hissedebilirsiniz. Pizzaları da, pide ve lahmacunları da mükemmel, ancak karnınızı tamamen doyurmayın, kayısılı suflesinin tadına bakmadan ayrılırsanız, pişman olabilirsiniz!

Sanat Balat ta!

Yemekten sonra rotayı sanata çevirmeye ne dersiniz? Balat ve Fener’in sakin cazibesine kapılan galeriler, buraya yavaş yavaş yerleşmeye başlamış. Resim, tasarım, sergi, atölye ve daha fazlasını, adı üstünde, Ve-Saire Tasarım Galerisi’nde bulabilirsiniz. Kendini bir galeri değil, ‘özgür sanatın vücut bulacağı bağımsız bir sergileme mekanı’ olarak konumlandıran X WALL, çok eski bir teknik olan kuma döküm ile cam heykellerin yaratıldığı Camhane ve hem Balat’lı kadınlara meslek kazandırmak, hem de sanatçıları buluşturmak gibi iki harika amacı taşıyan, kadın dayanışma merkezi Vodina Cafe, mutlaka görmenizi önerdiğimiz mekanlar.

Güneş Batarken Bir Kahve Daha?

Hava yavaş yavaş kararır, gündüz rastladığınız meraklı gözlerin ve fotoğraf makinelerinin deklanşörüne durmaksızın basan parmakların sahipleri birer birer sokakları terk ederken, bir kahve daha içip tatlı yorgunluğunuzdan arınmak için harika bir zaman. Üçüncü dalga kahvecilerin kokusu buralara kadar gelmiş. En kaliteli çekirdeklerin kavrulup yeni nesil demleme teknikleriyle hazırlandığı Coffee Department bunun harika bir örneği. Masmavi tenteli sevimli kafe, Cumbalı’da ise geleneksel Türk kahvesinin dokuz farklı çeşidinin tadına varabilirsiniz.

Gün Geceye Dönüyor…

Güzel bir keşif turunun ardından akşam yemeğine de kalmak isteyenleri, Balat ve Fener yine eli boş göndermiyor. Özellikle sahil boyu sıralanan balık restoranları ve meyhaneler meze konusunda birbiriyle yarışırken, bir klasik olan, adına şarkılar yazılmış Agora Meyhanesi aralarında güzel bir tercih olabilir. Ezel Akay’ın işletmesini aldığı bu efsanevi meyhanenin loş salonları, uzun ve derin sohbetler için ideal. Daha farklı bir tat arayanlar için ise, Balat’ın eski kokan ruhunu yine çok iyi yansıtan, hem sanat galerisi hem de restoran olan Perispri’yi öneriyoruz. İhtişamlı dekorasyonu ve Haliç manzarası, harika bir akşam geçirmenizi garantileyecek.

Cemre Akkartal


Önerilen yazılar