Bu günlerde, özellikle çiftlerden güzel geri dönüşler almanın mutluluğu ve keyfi içinde, yeni bir aya ve spor dolu bir hayata yelken açmaya devam ediyoruz. Bu ay size güzide şehrimiz Yozgat’ın Cincikli Köyü’nden sesleniyoruz. Ve burada olmamızın bir sebebi var: Doğal, organik, GDO’suz, yağsız, tatsız, tutsuz yiyeceklerin antrenmanlarımız ve vücudumuz üzerindeki etkileri üzerine iki kelam etmek…
Evet, aşk çocukları ve diğer herkes, görüyorum ki güzel havalarla birlikte herkes kendini sahillere ve ormanlara atmış durumda. Gün geçmiyor ki her köşe başından fosforlu kıyafetleriyle gözlerimizi kör eden bir koşucu, triatloncu çıkmasın. Sporla bu kadar içi içe olan bir topluluk görmek gerçekten çok mutluluk verici. Aslında daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bu işin yüzde 70’i beslenmede gizli. Amacınıza ve sporunuza en uygun beslenme programları için diyetisyeniniz ve spor hocanızından yardım almayı lütfen es geçmeyin. Şöyle ki;
“Not Only Hard Workout, Also Smart Workout”
Sıkı çalışma temposuna motive olmuş birçok kişi var. Çoğunlukla internetten buldukları antrenman, beslenme programları ve bilinçsiz ‘supplement’ destekleri ile kendilerine büyük zararlar veren hatırı sayılır bir kesim ile sıklıkla karşılaşmaktayız. Spor salonlarında en çok ağırlığı kaldırıp, en uzun cardio çalışmasını yaparak süper insan olacağını sananlara bir şey söylemek istiyorum. “Yemek yemelisin…!” Çünkü “Ne yersen O’sun…”
Antrenman programlarınızdaki püf noktaları, hareketlerin yapılış açılarını, tutuş noktalarını ve mutlaka çalıştığınız her bölge sonrasında stretching hareketlerini alışkanlık haline getirin. Yardım almaktan çekinmeyin, daha çok soru sorun. Timothy Ferris’in güzel bir sözü var: “Bildiklerimizin yüzde 50’si yanlıştır. Temel sorun ise hangi yüzde 50’nin yanlış olduğunu bilmememizdir.”
Gelelim Cincikli Köyü’ne. Doğal beslenmek hepimizin hakkı. Şöyle sarısı sizi mest eden bir omlet, hele hele halis muhlis bir tereyağı içinde yüzüyorsa, baharatlı maharatlı… Masada aynı zamanda bal ve keçi sütünden kaymak, keçi boynuzu, kuş üzümü, yaprak kayısı ve birkaç çeşit köy peyniri… Ne diyorum ben ya? İşte bu yukarıda saydıklarımı boğaz hattında, sinir stres ve trafik dolu bir sabahta, bir saat sıra bekleyerek değil de şöyle Güney ve Ege bölgelerimizde yakalarsanız mutlaka yapın.
Bu ara ayrıca sıklıkla yaban mersini, goji berry, altın çilek ve kuru yemişlerin tüketiminin hatırı sayılır bir şekilde arttığını görüyorum. Doğal beslenmeye çalışmak çok güzel. Ama lütfen ana öğünlerinizi kaçırmayın. Bunların çoğu ara öğün niyetine enerji vermesi için yenilebilecek türden ürünler. Bazıları sabah kahvaltılarında masaya renk katması ya da tatsız yulaf kepeğinizi bir nebze olsun yenilebilir hale getirmek için kullanılabilir. Özellikle ‘’Altın çiçek metabolizmayı hızlandırıyormuş; goji berry yağ yakımını hızlandırıyormuş’’ gibi bir yaklaşımla bu ürünleri tüketmemenizi öneririm. Evet söylenenlerin çoğu doğru olabilir. Ama şu klişeden lütfen uzak durun. “Akşam öğünü yerine bir kase altın çilek yiyip hem az kalori tüketiyorum, hem de metabolizmamı hızlandırıyorum.” Evet, hızlandırıyorsun hem de en yapmaman gereken zamanda, yani akşam… Dolayısıyla yaşadığın uykusuzluk sorunu da bundan kaynalanıyor olabilir mi ?
Kuruyemişler dışında doğal süt ürünleri ve yumurta, keşke her zaman, herkesin tüketebilediği ürünler olsa. Özellikle yumurta, süt ve peynir konusunda büyük sorunlar yaşıyoruz. Ben şahsen marketlerden süt almaya hatta büyük markaların süt ürünlerini kullanmaya tamamen karşıyım. Kim ne derse desin, doğallığından emin olduğum sütü, yüz tane kalite belgesi olan kapalı kutuya yeğlerim.
Toparlayacak olursak, doğal beslendikçe ve sporumuzu aktif bir şekilde yaptıkça adını daha önce hiç duymadığımız enteresan şeyler yiyip içmemize gerek yok. Yediğiniz peynirin, yumurtanın, içtiğiniz sütün her şeyin kalori ve besin değerlerine çok kolay ulaşabilirsiniz. Önemli olan sizin işinize yarayacak ölçüde bir beslenme şekli ile kendinize yarar sağlamanız. Sırf internette “chia tohumu her derde deva” yazıyor diye her öğününüzde acilen chia tohumu tüketmenize gerek yok. Bence çörek otu ya da pastırma da çok yararlı.
Eski bir dağcı der ki; “ Her nerede soluk alıyorsan, o coğrafyadan beslen, büyü…”