Dolce&Gabbana, bu yılki Alta Moda şovunda göz kamaştırıcı couture tasarımları romantizmin doruklarındaki bir ortamda sergileyerek masal gibi bir defileye imza attı.
Akşam güneşi Como Gölü’nün sakin sularında ışıldarken Dolce&Gabbana’nın seçkin misafirleri göz kamaştırıcı villanın mermer havuzlarla dekore edilmiş bahçesinde yerlerini aldı. Romantik bir masal sahnesi gibi görünen bu atmosfer, İtalyan modaevinin Alta Moda şovunun arka planını oluşturdu.
D&G bu yılki Alta Moda defilesinde Alessandro Manzoni’nin “The Betrothed” adlı kitabından esinlendi. Como’da geçen bu romanda bir türlü birbirine kavuşamayan iki aşığın hikayesi anlatılırken, romanın ilhamı hem podyumdaki tasarımlarda hem de defilenin sergilendiği ortamdaki her detayda hissedildi. Özellikle defilenin açılışını yapan çiçekli gece elbiseleri ve feminen smokinler adeta romanın iki karakterine göz kırpar gibiydi.
Ancak defilede yalnızca 17. yüzyılın şatafatlı kostümlerinden esinlenen giysiler sergilenmedi, dünyanın dört bir yanından kültürleri ve tarihin pek çok dönemini yansıtan tasarımlar, güçlü kadın imajının altını çizerken bir yandan da her detayında couture ustalığını barındırarak izleyenleri büyüledi. Sergilenen yüze yakın tasarımın arasında sari’ler, kaftanlar ve hatta genelde haute couture defilelerinde görmeye alışık olmadığımız jean’ler bile vardı. Tümü de modellerin makyajlarından saçlarına ve aksesuarlarına kadar, bu görkemli gösteride yaratılan teatral havayı tamamlar haldeydi. Defilede Naomi Campbell, Eva Herzigova ve Helena Christensen gibi efsane modellerin yanı sıra Prenses Diana’nın yeğeni Lady Kitty Spencer ve Elon Musk’ın annesi Maye Musk gibi isimler de podyumda yürüdü.
Masal gibi defile izleyicilerin üzerine yağan gül yapraklarıyla sona ererken, ardından tüm seçkin konuklar göl kıyısında onları bekleyen teknelere binerek akşam yemeği daveti için yola çıktı.