Dünyanın ilk selfie sergisi, 31 Mart’ta Saatchi Gallery’de açıldı. Serginin açılması ile birlikte, “selfie” kelimesi bir kez daha gündeme oturdu. Teknoloji ile birlikte çekmesi 5 saniye süren bu kişisel promosyon kareleri, sanatın bir parçası olabilir mi? Aslında Saatchi Galerisi de bu soruya tam olarak net bir yanıt vermiyor, ancak soruyu konuşmaya açıyor.

‘From Selfie to Self-Expression’ isimli sergi, farklı sanat disiplerini bir araya getiren oldukça kapsamlı bir proje. Tracey Emin, Van Gogh, Rafael Lozano-Hemmer, Rembrandt ve Cindy Sherman gibi önemli sanatçıların eserleri yanında dijital selfie’ler de sergide yer alıyor. Yer alan eserlerle bir anlamda selfie’nin evrimi gözler önüne seriliyor. Sergide artık birer ikon haline gelmiş fotoğrafların yanı sıra, dünyanın farklı noktalarından gönderilen yaklaşık 8 bin selfie’nin katıldığı selfie yarışmasından finale kalan kareler de bulunuyor.

Saatchi Galerisi’nin CEO’su Nigel Hurst, “Son 5 yüzyıldır insanlık kendi imajını yaratmayı ve sergileme dürtüsünü taşıyor. Sadece bu dürtüyü yansıtma yöntemimiz değişti” diyerek sergiyi açıklıyor ve ekliyor: “Yeterince ikna edici olursa, her şey sanat eseri sayılabilir. “Sergiyi eleştirenlere ise şöyle cevap veriyor Hurst:” Elbette bir ergenin değişik pozlarını Rembrandt’ın işleriyle kıyaslamıyoruz, ancak böylesine büyük bir fenomen sanat dünyası tarafından pek de göz ardı edilemez.”

From Selfie to Self-Expression  sergisi, 30 Mayıs’a kadar kapılarını meraklılara açık tutuyor. Şu anki fikriniz ne olursa olsun, Saatchi Müzesi “selfie” konusuna farklı bakış açıları eklemenizi garantiliyor.