Moda Evi’nin yüzüncü yıldönümü yaklaşırken, FENDI kendini yeni bir ışıkla, tene yakın daha samimi bir yüzle ortaya koyuyor.
Yedi özel koku, FENDI’nin ruhunu somutlaştırıyor, tarihinin izini sürüyor, değerlerini kişileştiriyor ve bizi eşsiz bir aile kültürünün içine çekiyor.
Bu koku hikayesi, Adele Casagrande ve eşi Edoardo Fendi’nin Roma’da bir kürk ve deri ürünleri atölyesi açtığı 1925 yılına dayanıyor ve birbirine sıkı sıkıya bağlı bir ailede nesilden nesile, aile reisinden güçlü, ilham veren ve ilham alan kadınlara aktarılıyor. Parfümerinin geleceğinin ana hatlarını çizen bir hikaye: özel, öyküsel, canlı ve somut, değerli ve tutkulu. Koleksiyon, her biri farklı bir kişiliği ve simgesel bir yeri temsil eden yedi kokudan oluşuyor. Bir aile olarak birleşmiş yedi koku. Sizi FENDI’nin ve kahramanlarının mahremiyetine doğru yolculuğa davet eden bir koleksiyon.
Her bir koku, birbirine sıkı sıkıya bağlı bu seçkin ailenin üstün kişiliklerinden birinden esinleniyor. Onların anıları, parfümörlere her bir üründe ifade edilen koku hikayelerini şefkat, mizah ve sadelikle yaratmaları için ilham kaynağı oluyor.
FENDI’nin kaderini ve başarısını temsil eden aile büyüğü Adele Casagrande Fendi, bu Casa Grande ile devasa Moda Evi’ni simgeliyor.
Kızı ve efsanevi Fendi kardeşlerden biri olan Anna Fendi, bir annenin öpücüğünün hatırasını yansıtan Dolce Bacio ile.
Üçüncü nesil ve ikonik çantalar Baguette ve Peekaboo’nun yaratıcısı Silvia Venturini Fendi, Perché No ile kendi deyimini yaratıyor, çünkü FENDI’de hiçbir şey imkansız olmuyor.
İki kızı Leonetta Luciano Fendi ve Delfina Delettrez Fendi – dördüncü kuşak – sırasıyla içten ve doğal bir karşılama olan Ciao Amore ve bir mirasın yaşayan kökleri olan Sempre Mio ile.
Fendi’nin genç ikizleri Tazio ve Dardo Vascellari Delettrez Fendi ise La Baguette ile zarif sadeliğin imza çantayla buluşmasını sağlıyor.
Ve son olarak İngiliz tasarımcı Kim Jones, Prima Terra ile çocukluğunun geçtiği toprakları anlatıyor.