Baselworld’de tanıtılan bu fütüristik saat, tasarımıyla sizi de ilk bakışta ele geçirecek! Mert Kalafat, Pheonmen Axiom’u tüm detaylarıyla tanıtıyor.
Baselworld’de, Rolex, Omega, Patek Phillippe gibi global markaların yer aldığı Hall 1.0’ın üst katında bulunan ve bağımsız saat markaları için ayrılmış “Les Ateliers” isimli alanda, yenilikçi ve yaratıcı modeller tasarlayan birçok saat markasını görebilirsiniz. Phenomen’i de, Baselworld 2018 Saat ve Mücevher Fuarı’nda, ilginç tasarımlar için keşfe çıktığım sırada, yine bu salonda bulmuştum. Hızlıca tüm saat markalarının stantlarını göz ucuyla taradığımda, gözüme ilk çarpan modele; yani Phenomen – Axiom’a bu sayede denk gelmiştim.
Axiom, adeta Uzay Yolu dizisindeki Yıldız Gemisi Atılgan’ı andıran görüntüsüyle, ilk gördüğünüz andan itibaren sizi çekim gücü altına alıyor ve yörüngenizi direk o standa doğru çeviriyorsunuz. Bu arada, fuarda firmalarla görüşebilmek için genellikle randevu almanız gerekiyor. Phenomen de açıkcası henüz tanışmadığımız, yepyeni bir marka olduğu için bir randevu talebinde bulunmamıştık ama buna rağmen bizi son derece sıcak karşılayıp bu olağanüstü makineyi heyecanlı bir şekilde tanıttılar.
Modeli incelerken okunabilirliğinin son derece farklı olduğunu görüyorsunuz. Saate, standart modellerde yaptığımız gibi 90 derece açıyla tepeden bakınca zamanın kolayca okunamadığını fark ettik, çünkü bu saat aslında “uzay gemisi görünümlü” bir sürücü saatiydi. Sürücü saatleri, otomobil sürücülerin araçlarını kullanırken dikkatleri dağılmadan ve direksiyonun üzerinden ellerini çekmeden; göz ucuyla da zamanı okuyabilmelerini sağlayan saatlerdir.
Tasarım harikası olan bu saatin hem dakika hem de saat göstergeleri retrograde (başa dönen) şekilde ilerlemekte. Üç boyutlu, kırmızı renkli akrep ve yelkovan ibreleri bulunuyor. Bu ibrelerin her biri, üzerinde bulundukları ve adeta bir “amfitiyatroyu” andıran platformun sonuna geldiğinde, retrograde olarak “0 pozisyonuna”, yani başa geri dönüyorlar.
Elle kurmalı saati ayarlamak için, saatin kasa arkasındaki, uçak motorlarına benzeyen iki adet kurma kolunu kullanıyorsunuz. Birini çevirerek dakika ve saati ayarlayabiliyorken, diğer kurma kolundan ise saate manuel olarak enerji verebiliyorsunuz. Axiom’un twin barrels (çift tulumba) yapısı, saate tam 100 saatlik bir güç rezervi sağlıyor. PH-010 isimli bu yeni mekanizma tam 267 adet parçadan oluşuyor ve 30 metre su geçirmezlik özelliğine sahip. Bu yüzden, bu saatle suya girmenizi pek tavsiye etmiyoruz.
Titanyum kasası saati son derece hafif kılarken, 47mm’lik çapı ve 42 mm’lik boyu bu saatin ergonomik olmasını sağlıyor. Son zamanlarda fütürist modeller üreten MB&F ve Urwerk gibi markaların da nispeten daha ergonomik ve çap anlamında daha küçük modeller sunduklarını görüyoruz. Bu bence firmaların, müşterilerden saatin tasarımının yanı sıra “giyilebilirliğiyle” ilgili de bazı geribildirimler aldığını kanıtlıyor. Phenomen Axiom’un safir cam ile korunan kasası benim gördüğüm en ergonomik fütürist kasalardan.
Saatin safir camından, saat 12 yönünde konumlandırılmış, uzay aracının komuta merkezi gibi görününen balans yayını ve pandülünü seyredebilirsiniz. Ayrıca, Axiom Fransa’da tasarlanıp toplanıldığı için, saatin kasasının arkasında “Swiss Made” ibaresi yerine “Made In France” yazıyor. Yine de fütüristik bir model olduğu için fiyatının Swiss Made saatler kadar, yani epey pahalı olduğunu söyleyebiliriz. Buradan bu tarz saatlerin asıl maliyetlerinin “işçilikten” geldiği çıkarımını yapabilirsiniz. İsviçre ya da Alman yapımı saatlerin, Çin ve Hong Kong muadilleriyle kıyasla çok daha pahalı olma sebeplerinden biri de bu; Avrupa’da işçilik ve parçaların maliyeti Çin ve Hong Kong’la kıyaslanamayacak kadar daha fazla olması.
Modeli tasarlayan Alexandre Meyer ve Sylvain Nourisson’a bu saati yapmak için süre olarak ne kadar çalıştıklarını sorduğumuzda “4 seneye yakın” diye bir cevap aldık. Aslında, AR-GE çalışmaları uzun süren firmaları son derece riskli buluyorum. Çünkü, hızla gelişen saat sektöründe bir başka firma sizin geliştirmek için senelerce uğraştığınız modeli kolayca replike edebiliyor ya da onu baz alarak bir üst (superior) modelini piyasaya sürebiliyor. Yaşanmış bir vakadan örnek verirsek Mystery watch özelliğini geliştirmek için 7 senesini quartz (pilli) saat üzerinde harcayan bir firma, başka bir firma bu saatin otomatik versiyonunu çıkardığında piyasadan silinme noktasına gelebiliyor mesela. Aynı şekilde koleksiyonu tek saat üzerine kurmak da riskli bence. Bu yüzden umarım Phenomen, Axiom’un yanında kendi adı gibi fenomen olacak daha nice model tasarımlarına daha imza atar.