MAKALE

Kendi Küçük, Tarihi Büyük Şehir: Graz

Kendi Küçük, Tarihi Büyük Şehir: Graz

Zengin tarihi mirasıyla ziyaretçilerini fazlasıyla mutlu eden Graz kenti hakkında dolu dolu bir gezi rehberi…

Avusturya denilince ilk akla gelen yerlerden olmasa da, ülkenin ikinci büyük kenti olan Graz, Orta Çağ’dan kalma görüntüsü ve hem tarihi hem de çağdaş sanat ögelerini barındırmasının yanı sıra, 1999 yılında UNESCO kültür mirası listesine eklenmesiyle, Avusturya’nın önde gelen turistik yerlerinden biri haline geldi.

Bu yıl 17-19 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Aufsteirern isimli festival de, Avusturya’nın güneydoğu bölgesi Styria’nın halkının dans, müzik ve yaşam tarzını tamamen panayıra dönen Graz’da sergiliyor. Graz halkının sokaklara dökülüp saatlerce dans ettiği, her meydanında ayrı bir konserin, her avlusunda ayrı bir müzik grubunun canlı müzik yaptığı ve şehrin tüm yollarının kapatıldığı bir etkinlik Aufsteirern.

Şehir merkezindeki cadde ve sokaklarda standlar kuruluyor. Çeşit çeşit peynirler, tatlılar, dondurmalar, biralar, içecekler eşliğinde, insanların mutluluğunu görerek bu eğlenceye ortak oluyorsunuz. Eğer yolunuz düşerse ve kalabalıktan ayrışmak istemiyorsanız mavi veya kırmızı kareli bir gömlek ile şapkanızı mutlaka yanınıza alın.

Gelelim Graz hakkındaki genel bilgilere… Graz her ne kadar Avusturya’nın ikinci büyük şehri olarak lanse edilse de nüfusu 290 bin, diğer bir deyişle İstanbul’un küçük bir ilçesinden daha az. Graz’ın ismine ilk defa 1128’deki tarihi kayıtlarda “Gradec” (küçük kale) olarak rastlanmış. 1230 yılında şehir statüsü kazanırken 1440 yılında imparatorluğa ev sahipliği yapmış. 1809 yılında Fransızlar tarafından kuşatılmış, 1945’te 2. Dünya Savaşı’nda %15’lik kısmı hava saldırılarında tahrip olmuş. Graz hakkında bilinmesi gereken bir diğer önemli özelliği ise 1999 da UNESCO Dünya Miras Listesi’ne eklenmesi. 2003’te Avrupa Kültür Başkenti ünvanını alan Graz, 2008’de ise lezzet başkenti seçilmiş.

Graz’ı, 1 gece konaklamalı olmak üzere yaklaşık 1,5 veya 2 günde rahatlıkla gezebilirsiniz. Kentte etkinlik ve festival zamanına denk gelirseniz seyahatiniz son derece renkli olacak! Graz’ı ziyaret etmek için bahar ve yaz aylarını tercih etmelisiniz. Graz’da sokaklarda dolaşırken mutlaka binaların pasajlarına kafanızı uzatın. İçeride geniş avluları görecek ve şaşkınlığınızı gizleyemeyeceksiniz.

Graz’ı ikiye bölerek ayıran nehrin adı Mur. Kentin ‘old town’ olarak adlandırılan merkezi daha varlıklı kişilerin yaşadığı bölge. Nehrin diğer tarafındaki yerler ise nispeten daha orta sınıfa hitap ediyor. Kentin en önemli caddesinin ismiyse sadece tramvaylara açık olan Herrengasse. Graz’a ziyaretiniz boyunca buradan defalarca kere geçeceksiniz.

Graz’da önemli meselelerden biri de konaklama. Graz’da nerede kalınır sorusuna cevap olarak nerede kalınmaz şeklinde de yanıt verebilirim. Graz’da kalmak için, her şehirde olduğu üzere kendin old town bölgesini ve Herrengasse Caddesi ile yakınlarını tercih edin. Biz konaklama tercihimizi biraz daha ekonomik seçenek olan nehrin diğer tarafındaki Mariahilf Otel’de kullandık. Orta büyüklükteki odaları, kahvaltısı ve merkeze olan yakınlığı ile hiç zorluk çekmedik. Şehrin modern sanat müzesi Kunsthaus Graz’ın hemen arkasında yer alıyor.

Graz’da gezilecek yerleri sıralamadan önce, kentin müzeleri ve ücretli alanlarına girmek için güzel bir uygulama olan Universalmuseum Joanneum’dan bahsedelim. Styria bölgesinde birden farklı lokasyona yayılmış multidisipliner bu müze kapsamında, Eggenberg Sarayı, Kunsthaus, Neue, Styrian Armoury gibi on iki alana ücretsiz girebiliyorsunuz.

Graz Eski Şehir (Altstadt)

Meydanları, sokakları, avluları ve gotik binaları ile dikkat çeken kent merkezinde Orta Avrupa’nın en iyi korunmuş şehrini bulacaksınız. Herrengasse Caddesi kentin ana meydanı Hauptplatz ile Jakominiplatz arasında bulunuyor. Şehrin bu en işlek caddesi tramvay ile yayalara açık ve kentin en güzel binalarını barındırıyor.

Graz Landhaus Avlusu

1527 tarihinde inşa edilen Landhaus, içindeki kemerli rönesans dönemi mimarisi ile oldukça etkileyici. Çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapan yapı aslında eyalet parlamentosunun binası.

Tophane (Landeszeughaus)

Landeszeughaus yukarıda bahsettiğimiz Landhaus’un yanında Herrengasse’de bulunuyor. Dünyanın en büyük tarihi silah koleksiyonlarından birine sahip. 30 binden fazla eserin yer aldığı müzeyi Nisan-Ekim arası 10:00-17:00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.

Herzog Avlusu

Graz denilmişken akla gelenlerden biri de geniş avlular. Örneğin 1742’de Ressam Mayer tarafından resmedilmiş Yunan tanrılarının bulunduğu Herzoghof, Herrengasse üzerinde. Yine aynı caddede Generalihof bulunuyor. Açıkçası avlusu olması muhtemel tüm geniş kapılara şöyle bir bakmadan geçmeyin.

Hauptplatz – Belediye Binası

Şehrin ana meydanı Hauptplatz, Herrengasse’nin başında yer alıyor. Belediye Binası Rathaus da bu meydanda bulunuyor. Meydanda Arşidük Johan’ın 1878’de yapılmış fıskiyeli havuzu da yer alıyor.

Bu meydanda köşe başında yer alan turuncu renkli bina mutlaka dikkatinizi çekecek. Swarovski’nin butiğine ev sahipliği yapan süslü binaya iyice bakın, süslerin içinde saklanmış burun ve ağızlar göreceksiniz. Buradan yukarıya doğru uzanan Sporgasse sokağını takip ettiğinizde, iki blok sonra geniş bir avluya açılan Töton Şövalyeleri Malikanesi’ni ve onun karşısında 1343 yılında Graz’ın en eski kilisesi Stiegen’i göreceksiniz. Hemen yan tarafta ise Saurau Sarayı var. 1566’da Windisch-Grätz tarafından ihtişamlı bir şekilde inşa edilirken binanın çatısına bakmayı unutmayın. Buraya yabancıları korkutmak için bir Türk askeri maketi eklenmiş.

Burdan yolunuzu sağ taraftaki sokağa çevirebilirsiniz. Hofgasse sokağında bir saray fırını var. Bu sokağı takip ettiğinizde, Glockenspiel Meydanı’nda saat 11:00,15:00 ve 18:00’de çalan çanlar ile birlikte kuklaların gösterisi başlıyor. Bu meydandan ana cadde Herrengasse’ye Stempfer Sokağı’ndan dönebilirsiniz. Bu sokakta ise butikler ve çeşitli alışveriş yerleri bulunuyor.

Graz Katedrali (Dom)

1438-1464 yılları arasında saray katedrali olarak inşa edilmiş Graz Katedrali’nin içi de dışı gibi görkemli bir yapıya sahip. Katedralin önünde küçük bir alanda 1480 yılında kente musallat olan üç afetin resmi bulunuyor: veba, Türkler, çekirgeler. Aynı yerde Habsburg Hanedanlığı’nın görkemli kraliyet mozolesi de var.

Kale/Sarmal Merdiven

Burada bahsedilen kaleyi, isminin kale olmasına rağmen pek kaleye benzetemeyeceksiniz. Eyalet hükümetinin makamı olan yapıdaki ün numaralı kuleye girdiğinizde merdivenleri göreceksiniz. 1499’da inşa edilen çift sarmal merdivenlerin ilginç yapısı dışında bir özelliği yok.

Buradan çıktıktan sonra aynı sokaktan Burgtor’a doğru ilerleyin. Bu kapıdan çıktığınızda Graz’ın kale bahçesi ile şehir bahçelerini göreceksiniz. Kestane ağaçlarının çoğunlukta olduğu parktan geniş caddeyi takip ettiğinizde ise operaya ulaşacaksınız.

Graz Operası

1899 yılında tasarlanan Graz Opera Binası şehrin sanat noktalarından biri. Dışı kadar içi de görsel bir şölen sunan operanın dışında, sanatçı Harmut Skerbisch’nin ışık kılıcı isimli çelik heykeli var. Burada bir opera gösterisine katılmanızı tavsiye ederiz. Biz sabah 11:00’deki programa yetişemedik, fiyatları 2,5 Euro idi. Programa sitesinden bakabilirsiniz.

Opera binasının hemen arkasında ise meyve sebze pazarı Kaiser Josef bulunuyor. Bölgenin en meşhur ürünü kabak çekirdeği yağı imiş, göz atabilirsiniz. Yine buradan şehir merkezine döndüğünüzde yakınlardaki modern sanat noktası Neue Galerie için vakit ayırabilirsiniz. Resim ve heykel çalışmalarının yanı sıra video çalışamlarının da yer aldığı galeriye giriş 9 Euro, şehir kartınız ile ücretsiz.

Franziskanerkirche

Franziskanerkirche kentin nehir tarafından eski şehir bölgesine girerken karşılaşacağınız güzel mimarisi ile dikkatinizi çekecek yapısı. Kulesi 1239 yılında yapılmış ve manastır olarak kurulmuş. Kilise ve manastır bitişik.

Nehrin karşısına geçmeden ana meydandan Schlossberg Meydanı’na giden Sackstrasse’yi kullandığınızda karşınıza iki müze ve bir saray çıkacak. 1702 yılında inşa edilen Attems Sarayı, Graz şehrini anlatan Graz Müzesi ve Palais Müzesi. Aynı sokakta Kastner & Öhler’e ait bir de alışveriş merkezi var.

Murinsel Graz

Mur Nehri üzerinde, yüzen bir midye kabuğunu andıran Mur Adası üzerinde inşa edilmiş Murinsel, nehrin ortasında kahve içebileceğiniz bir kafe ile küçük bir etkinlik salonunu barındırıyor. Ayrıca küçük bir de alışveriş dükkanı düşünülmüş. Nehrin bir tarafından diğer tarafına farklı bir yoldan ücretsiz geçebilirsiniz.

Murinsel 2003 yılı kültür başkenti etkinlikleri kapsamında Amerikalı sanatçı Vito Acconci’nin tasarımı temel alınarak yapılmış.

Kunsthaus Graz

Şehrin modern sanat noktası Kunsthaus, uzaydan dünyaya düşmüş yaratık görüntüsü ile Peter Cook&Colin Fournier tarafından 2003 yılında inşa edilmiş. Oldukça matrak bir şekli olan ve dönemsel sergilere ev sahipliği yapan müze Pazartesi günleri kapalı. Binada aynı zamanda bir de restoran var.

Buradan çıktığınızda binanın hemen sol tarafındaki sokakta Maria Hilfer Sokağı’nı göreceksiniz. Otelimizin bulunduğu sokaktan düz ilerlerseniz aynı isimli meydana ve 17. yüzyıl başlarında inşa edilen kiliseye ulaşabilirsiniz. Meydana bakan binada Minoriten Manastırı var. Avlusuna mutlaka göz atın, belli günler farklı etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Yine bu sokak üzerinde geceleri daha hareketli kokteyl barlar ve restoranlar bulunuyor.

Graz Schlossberg

Kentin dikkat çeken saat ve çan kulesinin bulunduğu tepeden kuş bakışı seyir keyfi yapacağınız yer burası. Sanırım Graz dışında, şehir merkezine bu kadar yakın ormanlık bir dağa sahip olan şehir yok. Schlossberg’e ulaşmak için aynı isimli meydana ulaşmanız gerekiyor. Schlossberg 473 metre yükseklikte bulunuyor. Buraya ulaşmak için dört farklı seçeneğiniz var; dağın içinden saat kulesine çıkan cam asansör, Schlossberg merdivenleri, Schlossberg Füniküleri ve yorucu bir yürüyüş yolu.

Kentin adı olan Graz bu tepede kurulmuş olan küçük bir kaleden geliyor. 1544 yılında görkemli bir kaleye dönüştürülen Schlossberg, rekorlar kitabında da en güçlü kale ünvanını almış. Napolyon’un Graz’ı fetih edebilmesi ise 19. yüzyıl başında Viyana’yı kuşatıp yakması ile tehdit ettiğinde olmuş. Mağlubiyet sonrası çan ve saat kulesi dışındaki yapılar yıkılmış. Napolyon bu şehre hiç iyi davranmamış maalesef.

Saat Kulesi (Uhrturm)

Asansör ile dağın içinden yukarı çıkarak saat kulesine varıyorsunuz. Graz’ın en güzel fotoğraflarının içinde yer alan bu saat, kentin simgelerinden biri. Orta Çağ’da savunma kulesi olan yapı 1560 yılından bu yana saat şeklini almış. Duvarlarında üç arma yer alırken üç çanı da çalıyor.

Çan Kulesi

1588 yılında inşa edilen Çan Kulesi’ne ait çan 5 ton ve 101 adet Türk top mermisinden dökülmüş. Kule, Napolyon istilası sonrasında, halk tarafından saat kulesi ile birlikte satın alınarak yıkılması engellenmiş.

Schlossberg’te ayrıca aşağıdaki yerleri de keşfedebilirsiniz.

Kasematten: Eskiden mahkumların yattığı depo odalarının olduğu Kasematten sahnesi bulunuyor, bu sahne opera ve konserler için kullanır.

Gotik Kapı: Kapı 1982 yılında keşfedildi, 2001’de ziyarete açıldı.

Hackher Aslanı: Kenti Napolyon’a teslim etmeyen komutan Binbaşı Hackher adına yapılmış.

Kanonenbastei: Kale top burcu anlamına geliyor. Burada topların sergilendiği Garnison Museum isimli bir alan var. Kenti 180 derece görebilirsiniz.

Stallbastei: Asansörden çıktıktan sonra şehrin tersi yönünde göreceğiniz yer Kale Ahır Burcu. Duvarları sarmaşıkla kaplı 6 metre kalınlığında, 20 metre yüksekliğinde bir burç.

Çin Bahçesi: Çin Pavyonu olarak bilinen bu çardak, kenti kadrajlayabileceğiniz alanların başında geliyor.

Türk Kuyusu: Tepede bir de Türk mahkumların kazdığı, 94 metre derinliğindeki bir su kuyusu var.

Starcke Evi Tiyatrocu Gustav Starcke’nin bu evde yaşamış olması nedeniyle sanatçının adı verilen bina Graz’ın güzel manzarasına karşı bir restoran olarak hizmet veriyor.

Schlossberg’te bulunan farklı restoranlarda mola vermeniz de mümkün. Yine tepede, asma bahçeler olarak ün salan Herbersteingarten ile dağın içinde 2. Dünya Savaşı sırasında inşa edilen tünel sistemi bulunuyor, bu aynı zamanda asansöre bindiğiniz tünel.

Graz kent merkezi dışında kalan ve görmeye değer birkaç nokta daha var. Buralara ulaşmak için toplu taşıma araçlarını kullanmanız gerekiyor.

Eggenberg Sarayı

Graz’ın sembol isimlerinin başında gelen Eggenberg’i, 1625 yılında Prens Johann Ulrich von Eggenberg yaptırmış; böyle bir adınız olsa siz de yaptırırdınız. Yapıda dört kule mevsimleri, on iki kapı ayları ve üç yüz altmış beş adet pencere ise günleri temsil ediyor. Sarayda galeriler, şato parkı ile bahçesi bulunuyor. Johanneum kapsamında ücretsiz ziyaret edebilirsiniz. Eggenberg’in Dünya Mirası olduğunu da not olarak bırakalım.

Eggenberg dışındaki noktaları görmek tamamen vakit ile ilgili, açıkçası biz bu yerleri görmedik ama not olarak bırakalım. 1714 yılında inşa edilmiş Mariatrost Bazilikası, 1 nolu tramvay ile ulaşabileceğiniz Lenaugasse Botanik Bahçesi ve kraliyet bahçelerinin diğer tarafında yer alan Graz’ın en eskilerinden Leech Kilisesi.

Yazar: Cengiz Selçuk

www.cengizselcuk.com


Önerilen yazılar