Beynin haz noktalarıyla oyun oynayan bu sofrada bildiğiniz görgü kuralları geçerli değil.

Çağlar boyunca kollektif hafızamıza işleyen görgü kuralları yediğimiz yemekten aldığımız zevki azaltıyor mu? Kullandığımız tabaklar, çatal, bıçak ve kaşıklar, nasıl yemek yiyeceğimiz, masadakilerle nasıl etkileşime geçtiğimiz, bunların tümü toplum tarafından bize dayatılan bir kural dizisi aslında.

Normalde yemek yerken alınması gereken haz, yeme deneyiminin beynin aynı zamanda cinsellikle de ilgili bölümlerinin uyarılmasıyla ortaya çıkıyor. Tasarımcı Roxanne Brennen yemek yemenin ilkel bir dürtü olduğunu ve yemekle araya giren bu kontrol mekanizmalarının, beynin normalde salgılaması gereken endorfin hormonunu salgılama seviyesini düşürdüğünü söylüyor. Bu fikirden yola çıkarak yarattığı ‘Dining Toys’ isimli seri, alışılmadık şekillere sahip tabaklar, kaseler ve diğer yemek malzemelerinden oluşuyor. Design Academy Eindhoven’dan mezun olan Brennen, bu tuhaf görünümlü sofra aksesuarlarını yeme biçimlerine bambaşka bir yaklaşım getirmek ve yemekle olan etkileşimin kurallarını yıkmak üzere tasarladı.

Boğumlu tabaklar, küre biçimli kaseler, böbrek şekilli kaşıklar alıştığımız yeme biçimini tamamen değiştirerek, yiyeceklerin tat, koku, doku ve sesinin farklı bir şekilde algılanmasını sağlıyor. Dutch Design Week kapsamında sergilenen bu kural dışı sofra Brennen’e göre, yemek yiyeni özgürleştiriyor, kontrol mekanizmasını ortadan kaldırıyor ve böylece endorfin salgılanmasını zirveye çıkarıyor. Aynı zamanda yiyecekler daha yavaş tüketildiğinden alınan haz da uzun sürüyor.

Neredeyse organik şekillere sahip Dining Toys, porselen gibi pürüzsüz bir dokuya sahip özel bir materyalden, elle üretilmiş, böylece her biri birbirinden narin bu parçalar, kendine özgü bir ağırlığa ve şekle sahip olabilmiş.