Bir romandan yola çıkılarak hayal edilen Masumiyet Müzesi, dünyanın en ilginç müzelerinden biri!
Ya yazmak için geç ya da güzeli sona bırakmak eylemsizliğinin neticesi bu yazı. Peki masumiyetin müzesi nasıl olurdu? Belki de Sergio Serrano’nun “Hayatımızın en önemli olayları biz doğmadan önce veya öldükten sonra gerçekleşir,” deyişinde gizli.
Kaleme alınışının 14. yılının içindeyiz. Belki de bu 14 yılda var olan masumiyetin tasvirini hala kaybetmeyenler için sadece sayıdır bu. Bazılarının ise sonsuzluğa gidecek bir hayali.
Masumiyeti nasıl tasvir edebilirsiniz? Bir şiir ile mümkün olur mu mesela? Özdemir Asaf’ın aşağıdaki dizelerine ne dersiniz?
Unutmak mı, delisin, / Gitmesem de bekler orada deniz. / Gelirsem, bilmelisin. / Benim beklememdir burada deniz. Gitmek gibi geleceğim denizin delisine. / Delinin denizi gibi / O ne kadar giderse.
Ya da bir şarkı ile Feridun Düzağaç’tan…
Sen bi güldün, güneş doğdu içime / Yaşamak kaçtı seni görünce içime / Martıları üşüştü hemen denizinin, hasretinden çürümüş çöplüğüme… Al beni, yeniden aşka / Öyle büyük aşk / Aşk hayattan…
Peki o masumiyeti yaşamış aşıklardan örnek bulabilir miyiz? Kafka & Milena olabilir mi?
Onlar için Milena’yı Milena yapan Kafka’ya ulaşılmazlığıydı. Kafka’yı Kafka yapan ise içindeki Milena’ydı diyebilir miyiz? Veyahut Kafka’nın deyimi ile “Aslında sevdiğim sen değilsin, daha fazlası… Senin aracılığın ile bana hediye edilen varlığım.”
Masumiyetin İstanbul’da yaşandığından hareket ile İstanbul’u en iyi hangi yazar anlatır diye sorsalar benim aklıma iki isim gelir. Birincisi Ahmet Ümit. Başkomiser Nevzat ile adım adım gezdirir size sokakları. Bir diğeri de Orhan Pamuk. Peki Orhan Pamuk’un diğer kitaplarında bu masumiyeti bulabilir misiniz?
Masumiyet, Kafamda Bir Tuhaflık’ta sevdiği kız yerine yanlış kızı kaçıran Mevlüt’ün İstanbul sokaklarında boza satarken yaşadıkları olabilir miydi ya da Kırmızı Saçlı Kadın’da su kuyusu çırağının yaşadıkları? Hangi kitaptan okursanız okuyun yukarıda masumiyeti anlatan keskin sözcükleri Masumiyet Müzesi isimli kitapta bulamazsınız.
Pamuk yaptığı en iyi işi dünyanın da tescil ettiği şekilde yapmış. Yaşarmış gibi anlatmış, kimi zaman sohbet edermiş gibi bir roman kahramanı ile, kimi zaman ise bir seyahate çıkan zengin bir adamın yanında gezercisine. Kitapta takıntılı ve tutkulu bir adamın vazgeçmeden, bıkmadan kendi hayatını da değiştirmeyi göze alıp, saplantılı olduğu aşkını ve masumiyetini okuyorsunuz.
Kitabı okurken roman kahramanı Orhan Pamuk mu diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. Ta ki bir roman karakteri olarak öyküye dahil oluncaya kadar. Gerçekten de kitabı bitirdikten sonra masumiyeti ve kitabın adını daha net bir şekilde hayal edebiliyorsunuz.
Masumiyet Müzesi isimli kitap yayın tarihinden sonra 2012 yılında bir hayal olarak gerçeğe dönüştü. Masumiyet Müzesi İstanbul İstiklal Caddesi’nde bulunan Galatasaray Lisesi’nin arkasında Çukurcuma Caddesi’nde bulunuyor. Müze kitabın yayınlamasını mütakip 2012 yılında açıldı. Masumiyet Müzesi’ni Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar: 10:00-18:00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Bilet ücretleri ise tam 40 TL, öğrenci 25 TL şeklinde. Eğer sesli rehber tercih ederseniz 10 TL ekstra ücreti bulunuyor. Kitabınız yanında ise üzerine vurulan müze kaşesi sayesinde müzeyi ücretsiz gezebilirsiniz ve dükkanında ise hediyelik eşyalar satın alabilirsiniz.
Müzede sergilenen eşyalar kitapta anlatılan dönem olan 1950-2000 yılları arasındaki Kemal’in koleksiyonu. Kitapta anlatılan ve ortadan kaybolan birçok eşyayı müzede sergilenirken göreceksiniz. Müzeyi gezmek için kitabı okumaya gerek var mı? Bence var. Okumadıysanız da keyif alacaksınız, ancak okuyup giderseniz içinde kitabı okurken farketmediğiniz birçok detayı görüp şaşıracaksınız.
Müze bir romandan yola çıkılarak hayal edilen ilk modern sanat müzesi olma özelliğini taşıyor. Müzedeki ilginç eşyaların detayına girmeyeceğim ama özenle seçilen ve üzerinde notlar bulunan 4.213 adet izmarit, Ara Güler’e ait fotoğraflar ile Füsun’un eşyaları aklınızda kalacak ilk koleksiyonlar olacak. 80’li yılların nostaljisini yansıtan müze, 2014 yılında Avrupa’da “Yılın Müzesi” ödülünü aldı.
Zamanınız mı yok? Müzeyi online olarak da gezebilirsiniz.
Ek olarak belirtmekte fayda var. Yakın dönemde kitabın dizi olacağına dair bir proje çıktı. Başrolünde ise Çağatay Ulusoy düşünülüyor. Bakalım ne zaman sonuçlanacak? Bir sonraki masumiyet hikayesine geçmeden evvel Kemal’in kitabın sonundaki final cümlesi ile yazıyı sonlandıralım.
“Herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yaşadım”.