Bilim ile sanatı, gözlem ile hayal gücünü harmanlayan kağıt heykeller, farklı ama benzer yapıdaki iki ekosistem arasında zarif köprüler kuruyor.

İncelikle işlenmiş kağıt sanatı eserlerine bakmaya doyum olmuyor. Ustalıklı el işçiliğiyle üretilen ve üç boyutlu yapılarıyla heykelsi özellikler taşıyan bu özel sanatın en yeni ve etkileyici örneklerinden biri de Rogan Brown’un doğanın ve organik büyümenin mimarisinden ilham alan eserleri.

Rogan Brown doğada farklı kontekstlerde yaşayan organik formların estetik özelliklerini harmanlayarak nefes kesici detaylara sahip kağıt heykeller yaratıyor. Son sergisinde vücudumuzda yaşayan bakteriler ve mantarlar gibi organizmaları, mercan resifi metaforuyla yorumlayarak bu iki dünya arasında köprüler kuran eserlere imza attı.

Karmaşık yapıları inanılmaz detaylar barındıran bu heykelsi formlar, fosillerle mikropların, deniz kabuklarıyla hücre yapılarının paralel özelliklerini vurguluyor. Brown’un çalışmalarının göz okşayan pastel renk tonu yelpazesi özellikle dikkat çekiyor. Aylar süren araştırma süreçleri sonucunda doğan bu eserler, iki dünya arasındaki beklenmedik ve şaşırtıcı benzerlikleri ortaya koyuyor.

Brown hem mikrobiyomların hem de resiflerin birlikte uyum içinde yaşayan organizma kolonileri olmalarından yola çıkarak bu eserleri yarattığını söylüyor. Mercan resifleri ile insanların simbiyotik organizmalar olmasının ve başka türlerle olan ilişkilerinden fayda sağlamalarının ortak özellik olarak öne çıktığını açıklıyor. Tıpkı mercanların rengini üzerlerinde yaşayan yosun çeşitliliğinden alması ve insanların hayatlarını vücutlarında yaşamlarını sürdüren sayısız bakteri sayesinde devam ettirmesi gibi.

Bu detaylı heykellerin yaratım süreci de araştırma süreci gibi incelik istiyor. Elle kesilen büyük kağıtlar, bir bistüri bıçağıyla ince ince parçalara ayrılıyor ve böylece bu eserlerden bazılarının yapım süreci ayları bulabiliyor. Brown eserlerini yaratmak için kağıt materyalini tercih ettiğini çünkü doğada karşılaştığımız, narinlik ve dayanıklılık, güç ve hassaslık gibi özelliklerin kağıdın da doğasında olduğunu söylüyor.

Sanatçı bu eserleriyle vücudumuzdaki mikroskobik yaşam formlarını insanların zihninde daha iyi canlandırmayı amaçlıyor.