Modanın dev isimleri, ‘Cruise’ sezonu için tasarladıkları koleksiyonlarla ve şovlarla baş döndürdü.
Ana sezonların arasında podyumları yeniden hareketlendiren Cruise koleksiyonları bir bir ortaya çıktı. Modanın dev isimleri, hayal gücü, ilham ve yeteneğin kusursuzca bir araya geldiği defile şovlarıyla izleyenleri büyüledi. Moda evlerinin baş tasarımcıları, sundukları özgün ve farklı defilelerde ilham kaynaklarından aldıkları referansları cesurca sergilemekten kaçınmadı. Gucci’nin antik bir Roma mezarında yarattığı ürpertici atmosfer, Chanel’in defilesindeki dev gemi maketi, Dior’un Meksika esintili defilesine yağan yağmur bu yılın Cruise sezonuna damgasını vuranlar oldu.
Chanel
Cruise koleksiyonları ilk kez ortaya çıktığında hedef kitle, soğuk kış aylarında lüks gemilerle sıcak ve egzotik kıyılara yolculuk eden kişilerdi. Zamanla bu çok değişti elbette, ama Chanel bu yıl Cruise temasını yeniden Cruise koleksiyonuna kattı. Bunu hem podyumda gerçek boyutlu bir gemi maketini kullanarak hem de tasarladığı denizci temalı giysilerle yaptı. Martı çığlıkları arasında gerçekleşen defilede Coco Chanel’e selam duran birçok detay vardı, bunlardan en dikkat çekeni geminin Coco Chanel’in tasarladığı ve 20 yıl boyunca sahip olduğu Fransa’daki villasıyla aynı ismi taşımasıydı: La Pausa. Defilede çizgili pijama pantolonlar, markanın çift C’li logosunu taşıyan üstler ve bereler de Coco’nun çizgisini yansıtanlardan oldu. Defilede ayrıca mavi desenler, şeffaf plastikle kaplı elbiseler ve zarif gece kıyafetleri de öne çıktı.
Louis Vuitton
Louis Vuitton’un baş tasarımcısı Nicolas Ghesquière, modern sanattan yola çıkıp zaman yolculuğuyla Amerika’nın yerlileri ve kovboylarını barok dokunuşlarla birleştiren bir Cruise koleksiyonu tanıttı. Böyle bir karmaşadan ortaya şaşırtıcı zariflikte ve taptaze bir özgünlükte bir koleksiyon çıktı. Koleksiyon, göz okşayan doğal renk paletinden tribal desenlere, 80’leri andıran geniş omuzlu silüetlerden millenial’ların favorisi olacak diz üstüne kadar uzanan spor ayakkabılara kadar her parçası ve detayıyla büyüledi.
Gucci
Gucci’nin Cruise şovu 4. yüzyıldan kalma antik bir mezarlıkta gerçekleşti. Fonda ise bir Orta Çağ kilisesinin loş ışıklarla aydınlatılmış silüeti vardı. Defilenin teması, yerinden de anlaşılabileceği gibi gotik bir korku şovuydu. Alessandro Michele’nin eksantrik tarzı, abartılı, teatral tasarımlarına bir kez daha yansıdı. Gerek makyajlar gerekse kocaman haç kolyeler bu dramatik havayı daha da vurguladı. Rönesans ve Barok detayları punk’la birleştiren defilede dantel taytlar, çiçek ve ekose desenleri ile gökkuşağı gibi bir renk yelpazesi öne çıktı. Podyumun gerçekten alev aldığı bu ürkütücü defilenin finali ise gotik bir gelinlikle yapıldı.
Christian Dior
Christian Dior’un her sezon verdiği feminist mesajlarla tanınan baş tasarımcısı Maria Grazia Chiuri, Cruise koleksiyonuyla da bu kuralı bozmadı. Bu seferki koleksiyonu, 1950’lerde Meksika’nın rodeo oyunlarında erkeklerin karşısına çıkan kadın binicilerden ilham aldı. Feminen silüeti kaybetmeden güçlü bir kadın imajı çizen giysiler, Hispanik dokunuşlu işlemeler ve fırfırlı eteklerle süslenmişti. Bileklere kadar uzanan etek boyları aynı zamanda kadınların oy hakkı için mücadele veren Süfrajet hareketine de göz kırptı. Koleksiyonun tüm çarpıcı mesajlarının yanı sıra, açık havada gerçekleşen defilenin unutulmazlarından bir başkası ise şov sırasında bastıran yağmur oldu.