Tina ve Marilyn’in Hikayeleri

Biri müziğin biri sinemanın iki efsane kadınını daha yakından tanımak için bu iki belgeseli mutlaka izleme listenize ekleyin!

Selamlar. Bilirsiniz sinema yazıları yazmayı hep sevmişimdir. Bu hafta sıcağı sıcağına izlediğim iki çok iyi biyografik belgesel üzerine bu yazıyı yazmaya karar verdim. İlki pop ve cazın efsane sesi Tina Turner hakkındaki “Tina”. İkincisi ise yıllardır hakkında sayısız film ve belgesel izlediğim birçok kitap okuduğum Marilyn Monroe hakkındaki “Marilyn Monroe: Kasetlerdeki Sırlar”.

Haydi hemen bu iki iyi ve yeni işi inceleyelim.

Tina Turner’ın yaşamını konu alan Tina belgeseli, 27 Mart’ta HBO’da yayınlandı. Belgeselin yönetmenleri ise Daniel Lindsay ve T.J. Martin. Belgeselin ilk olarak 71. Berlin Altın Ayı Film Festivali Berlinale’de yayınlanmış olduğunu da belirtmek isterim.

HBO biliyorsunuz belgeselcilikte zirvede işler yaparak adeta rakiplerine büyük fark atan bir platform. Tina da tam böyle kaliteli ve nitelikli bir iş. Bee Gees’i konu alan “The Bee Gees: How Can You Mend a Broken Heart”, bir golf yıldızı olan Tiger Woods’a odaklanan “Tiger” ve son olarak Woody Allen’a yöneltilen cinsel istismar suçlamalarını konu alan “Allen v. Farrow” belgeselleri sonrasında HBO’nun ne yapacağı merak ediliyordu. Tina bu merakı dindiren harika bir iş olmuş doğrusu.

Tina Turner’ın kariyeri boyunca karşılaştığı iniş ve çıkışları oldukça etkileyici bir şekilde ele alan Tina belgeseli kesinlikle izlemeniz gereken bir yapım. Toplam süresi 2 saati bulan Tina, Tina Turner hakkında bilinmeyen ne varsa ortaya dökmüş durumda.

Hala hayatta ve oldukça sağlıklı olan Tina Turner (81), günümüzde son eşi ile birlikte Zürih’te yaşamını sürdürüyor. Tina gerçekten belgeseli yapılmaya layık bir sanatçı.O bir savaşçı. O bir reformist. Yaşam hikayesi ise gerçekten inanılmaz. Feyz alınası.

Belgeselde Tina Turner’ı 20 yıl boyunca manipüle eden ilk eşi Ike Turner hakkında da çarpıcı detaylar var. Tina’yı sindiren, sömüren ve üzerinde trajik izler bırakan Ike Turner hepimizin nefretini kazanacak. Bu kesin. Yapımda Tina’nın sahne aldığı konserlerin kamera arkası kayıtları, verdiği röportajlardan görüntüler ve Tina’yı Tina yapan şarkıların kayıt ve yaratım süreçleri izleyenleri mest edecek cinsten.

Belgeselin yönetmenleri Tina’yı çalışılması kolay, oldukça içten ve çok sıcak birisi olarak tanımlıyor. Zürih’teki evinde tüm ekibi haftalar boyunca ağırlayan Tina mütevazi kişiliği ile de tüm ekip üyelerinin kalbini fethetmiş.

Tina Turner bu belgeseli ve kendisi hakkında yapılan Tina müzikalini kariyerine ve hayranlarına bir veda mektubu olarak tanımlasa da filmin yönetmenleri buna pek sıcak bakmamış; “Tina hiçbir zaman veda edemez. O hep burada bizimle. Dünya üzerinden böyle büyük bir kariyer ve yetenek bir daha gelebilecek mi bilmiyoruz,” diye yorumlamışlar.

18 yaşından bu yana aralıksız çalışan Tina Turner belgeselin final haline bayılmış. Yaklaşık 3 saat boyunca ağladığını ve daha iyi bir işin ortaya çıkacağına inanmadığını söylemiş.

Tina’nın kalan ömründe istediği tek bir şey var; artık yalnızca Zürih’teki sarayında rahat bir yaşam sürmek istiyor.

Aşkı hayatı boyunca bulamadığını belirten Tina, son eşi için ebedi huzur kaynağım diye yorumda bulunuyor. Bugünlerde önemli bir yeri olan Me Too hareketinin dönemindeki ilk temsilcisi Tina bu harika belgesel ile bir kez daha onurlandırılmış durumda. Lütfen izleyin ve sonra da çevrenize izletin. O bunu hak ediyor.

1950 ve 60’ların ikonik Hollywood yıldızı Marilyn Monroe’nun gizemli ölümünü araştıran “Marilyn Monroe: Kasetlerdeki Sırlar” belgeseli 27 Nisan’da Netflix’te yayınlandı. Belgesel bugün bile hala bir efsane olan Marilyn Monroe’yu tanıyan insanlarla yapılmış röportajları merkeze alarak bu gizemli ölüm vakasını inceliyor.

MM yıllar boyu güzelliği, yeteneği, büyük aşkları, gizemli ilişkileri ve sinema tarihinde ikon haline gelen birçok olaya imza atışı ile daima akıllarda kaldı. Her nesil muhakkak onun adını duydu. Hikayesini araştırdı. “The Seven Year Itch” filmindeki ızgaraların üzerinde beyaz elbisesi ile durduğu fotoğraf bugün hala etkisini koruyabiliyor. Ölümünden 60 yıl sonra bile hakkında birçok yapım üretilmesi, onun ne denli büyük bir efsane olduğunu bizlere gösteriyor.

Esas adı Norma Jeane Mortenson olan Marilyn 1926 yılında dünyaya gelmiş. Mühimmat fabrikasında çalışırken fotoğrafçı David Conover ile tanışınca tüm hayatı değişiyor. Kariyerine modellik ile başlayan Marilyn görünümünü ve ismini değiştirip şan, dans ve oyunculuk dersleri alarak kendine başka bir yön çiziyor. Kariyeri boyunca 185 gösteri ve filmde farklı kişilere hayat veren MM günümüzde birçok filmi ile hemen herkesin aklında kalmayı başarabilmiş durumda.

Kalbimizde hala yaşıyor olsa da 4 Ağustos 1962 senesinde evinde gizemli bir şekilde hayata veda ediyor. İşte bu gizem perdesini aralamak ve o gece o evde tam da ne olduğunu anlayabilmek için bu belgeseli izlemeniz şart. Onun hakkında daha önce hiç duymadığınız röportajları duyacak, görmediğiniz video ve fotoğrafları göreceksiniz. Harika bir seyirlik olacağına sizi temin ederim.

Netflix ayrıca “Blonde” adını verdiği ve MM’yi Ana de Armas’ın canlandıracağı bir yapım da hazırladı. Andrew Dominik tarafından çekilen “Blonde” 2022 yılı içinde Netflix kataloğunda olacak. Oscar yarışı için iddialı olduğu söylenen “Blonde” öncesi “Marilyn Monroe: Kasetlerdeki Sırlar” belgeseli hoş ve nitelikli bir hatırlatma oldu doğrusu.

İzleme listenize bu iki yapımı mutlaka ekleyin. Yorumlarınızı da benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Sevgiler!

Yazar: Doğuş Bengi

IG: @dogusbengi


Önerilen yazılar