New York’un Brooklyn semtindeki 1800 metrekarelik endüstriyel bir depo binasında kurulan, gökkuşağını aratmayan bir enstalasyon, ziyaretçilerine rengarenk bir deneyim yaşatıyor. CJ Hendry’nin imzasını taşıyan Monochrome sergisi yedi odalı bir ev aslında. İçinde dilediğiniz gibi gezebildiğiniz bu dev enstalasyonun özelliği ise bu kurmaca evin her odasının tek bir renk ile dekore edilmiş olması.

CJ Hendry, normalde karakalem çizdiği hiper-realistik pop art illüstrasyonlarla tanınan, Avustralyalı bir sanatçı. Bu yüzden Monochrome sergisi onun stili için çok keskin bir viraj diyebiliriz. “Renklerle yeni tanışıyorum, ama onları anlayıp anlamadığımdan henüz emin değilim,” diyen sanatçı renk konseptini aynı anda hem heyecan verici hem hüzünlü hem de kafa karıştırıcı olarak tanımlıyor.

Sergideki her odanın bir duvarında CJ Hendry’nin çizdiği buruşturulmuş Pantone renk kartlarını resmeden tablolar asılı. Bu şekilde fiziksel bir obje olmayan renklere bir form kazandıran sanatçı, odalarda kullandığı tüm renk tonlarını da bu tablolardaki renklerden seçmiş.

CJ Hendry, fikrinin çıkış noktasını “Sanat koleksiyonu yapanların genellikle bir eseri alıp evin geri kalanını bu esere uyacak şekilde dekore ettiğini fark ettim ve bu konsepti uç bir seviyeye taşıyarak Monochrome enstalasyonumu tasarladım. Merkezde sanat var, diğer her şey ona uyum sağlıyor,” diye açıklıyor.

Monochrome’da, mavi bir oturma odası, turuncu bir ofis, pembe ve sarı yatak odaları, yeşil bir mutfak, kırmızı bir yemek odası ve mor bir banyo bulunuyor. Renkleri haricinde gerçek bir evden çok da farklı olmasa da, bazı odalarına yerleştirdiği muzip süprizler de yok değil. Örneğin pembe peluş ayılarla dolu bir küvet, yapay çimle kaplı muftak tezgahı ve mavi kumlarla doldurulmuş bir havuz gibi… Her odanın kendine has detayları ve capcanlı renkleri kitsch bir ortam yaratırken aynı zamanda ziyaretçilere gökkuşağı tadında bir görsel şölen sunuyor.