Ey gezgin ruhlu tatilci! Bu ay sana çocukluğumuzdan beri hep duyduğumuz, ancak çoook uzaklarda olan Hawaii’yi anlatacağım.

Bir kere bu adalar ülkesi gerçekten çok uzak. 14 saat LA’ye git; oradan 6 Saat Hawaii’ye uç; sersem olmamak mümkün değil. Eğer ki gitmeyi kafaya koyduysanız, Hawai öncesi birkaç gün, önünde veya arkasında, LA’da kalmanızı tavsiye ederim. Ama bana tropikal bir yer olsun yeter diyorsanız, Hawaii’ye gelene kadar Seyşeller, Maldivler ya da Mauritius var ve hepsinde de deniz yı-kı-lı-yor.

Bu arada Hawaii 8 büyük ve bir sürü küçük adadan oluşuyor. Büyükler: Niihau, Kauai, Oahu, Molokai, Lānai, Kahoolawe, Maui ve Hawaii. Biz başkent Honolulu’nun olduğu Oahu’da kaldık ancak burası tropikal bir balayı cenneti sayılmaz. Yüksek ve modern binaları, lüks markalarla dolu alışveriş caddesi, bizdeki Antalya otellerine benzer tesisleriyle, ticari bir merkez gibi daha çok. Filminden de bilinen Pearl Harbour burada, hani şu Japonlar’ın 2. Dünya Savaşı’nda bombaladığı. Duyduğuma göre Maui en gidilesi ada, o yüzden giderseniz oraya gidin derim. Madem o kadar yolu göze aldınız…

Oahu da kötü değil canım, ne aradığınıza bağlı, ben size en güzel yerlerini anlatayım şimdi: Turtle Bay adanın taaaa öbür ucunda, pek tatlı bir yer ama çok izole. Ben şahsen Waikiki tarafını daha çok sevdim. Cıvıl cıvıl ve çok hareketli… İnsanlar geceleri sokaklarda yürüyor; ana caddede tüm İtalyan, Fransız markaları; her köşebaşında ABC market (yemekten kıyafete, turistik hediyeliklerden eczaneye her şey var içinde), Cheesecake Factory gibi obeziteyi kucaklayan büyük porsiyonlu restoranlar var.

Waikiki’de bir gemide kızların Hula dansı yapıp, Biscolata reklamından fırlamış gibi görünen erkeklerin kıvırdığı şovlu yemeklere katılabilirsiniz. Gemi 2-3 saat dolaşıp dönüyor, yemekler pek iyi değil.

Beni şahsen en çok etkileyen yer ise Polynesian Cultural Center oldu, çölde vaha gibi bir yer… Kocaman bir alan üzerine yayılmış bu kültür merkezinde, tradisyonel dans gösterilerinden tutun da akrobatik şovlara ve küçük dükkanlara kadar her şey var. Diğer ‘mutlaka gezelim görelim’ yerleri arasında ise Halona Blowhole geliyor ki burası sonsuz maviliğin kayalara vurduğu, yüzmek için şahane bir koy. Tropik çiftliklerdeki Macademia fıstığı üretim yerleri de gerçekten ilginç. Son olarak Kahala bölgesi var. Buranın da denizi ve sahil şeridi güzel; düğün derneğe uygun. Nereden mi biliyorum? Çünkü bir gün batımı nikahına şahit oldum. Meğer Hawaii, Japonlar’ın favori düğün destinasyonuymuş. Japonya’dan ulaşım kolay tabii, öyle bizim gibi 14+6 saat sürünmüyorlar. Üstelik Hawaii bu tür etkinlikleri düzenlemek için nispeten ucuzmuş. Tabii ben otel personelinin yalancısıyım. Bir dahaki hayatınıza Japon olarak gelip, evlenecek olursanız aklınızın bir yerinde bulunsun.

Ay yine şahane, faydalı bir yazı paylaştım sizinle. Rica ederim, ne demek… Hepimize mutlu bir haziran ayı…