Son yılların en çok konuşulan beslenme trendlerinden biri olan, günde üç yerine iki öğünle beslenmenin ardında yatan sır nedir?
İnsanoğlunun yüzyıllardır içgüdüsel olarak uyguladığı ve hastalıklardan uzak, sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlayan bir beslenme sistemini bu şekilde yeni bir trendmiş gibi duymak kulağınıza garip geliyor olabilir. Modern tıp beş-altı öğünlü, az az ve sık beslenme modelini yıllardır bizlere öyle bir dayattı ki belki de günümüzde sağlığın anahtarı olabilecek az öğünlü beslenme ya da iki öğün beslenmeyi konuşmaktan bile korkar olduk.
Son zamanlarda fazlaca konuşulan beslenme modeli olan aralıklı oruç diyeti yabancı kaynaklarda Intermittent Fasting olarak geçiyor. Belirli zaman aralıklarında vücudu sistematik bir açlığa, yani oruca maruz bırakan bu sistem, diyetin içeriğiyle değil öğün saatleriyle ilgileniyor. İki öğün beslenme, tek öğün beslenme, su orucu gibi farklı tipleri bulunan aralıklı oruç diyetlerinin çıkış noktası ise yüzyıllardır insanların güne başladıkları anda değil, gün içinde acıktıkları zaman yemek yemeye başlamaları ve özellikle gündüz saatleri dışında yemek yememeleri.
Aralıklı oruç diyetlerinin bir tipi olan iki öğün beslenme ile ilgili çalışmalar gün geçtikçe artıyor ve bu diyetin hem kilo verme de hem hastalıklardan korunmada bizlere oldukça fayda sağladığı ortaya çıkıyor. Temel felsefesi acıktığında ye, doyduğunda dur olan bu beslenme sistemi, vücudu belirli bir süre sistematik bir açlığa, yani oruca maruz bırakmayı hedefliyor.
Vücutta oluşan bu sistematik açlık, kan şekerinin dengelenmesine, insülin seviyelerinin düşmesine, büyüme hormonunun salgılanmasına ve hücre yenilenmesinin artışını sağlıyor. Haliyle kilo verme süreçlerinde de yağ yakımını artırıyor.
Bu sistemde gün içinde ortalama 8 saatlik bir yemek yeme penceresi var ve iki ana öğünle birlikte eğer ihtiyaç duyulursa ara öğünler tüketilebiliyor. Daha sonra başlayan açlık sürecinde ise su, çay, kahve, maden suyu gibi kalorisiz içecekler tüketilebiliyor. Açlık süreci başladıktan sonra diğer gün yapılacak ilk öğüne kadar bu içeceklerin dışında bir şey tüketilmiyor.
Özellikle kahvaltı yapamayanları sevindiren bu beslenme sistemi, kahvaltıyı herkes için zorunlu kılan bilimsel görüşe karşı sağlıklı bir alternatif. Kişi ilk öğününü acıktığı zamana ayarlıyor ve böylece yemek stresini de hafifletmiş oluyor.