• Gez
Kaşiflerin Şehri Lizbon
Atlas Okyanusu’nun kıyısına sığınmış Lizbon, 7/24 hayatın sürdüğü, farklı kültürlerden insanların barış içinde yaşadığı, kafası rahat şehirlerden… Okyanus etkisinin tüm kıyı ve köşelerde, hatta insanlar üzerinde bile hissedildiği Lizbon; çok kültürlü toplum yapısından da anlaşılacağı üzere özgürlüklere son derece açık bir şehir. Bunu şehrin sokaklarına adım attığınız anda hissediyor; farklı ülkelerden insanlardan yayılan sinerjiye hayran […]
Kaşiflerin Şehri Lizbon

Atlas Okyanusu’nun kıyısına sığınmış Lizbon, 7/24 hayatın sürdüğü, farklı kültürlerden insanların barış içinde yaşadığı, kafası rahat şehirlerden… Okyanus etkisinin tüm kıyı ve köşelerde, hatta insanlar üzerinde bile hissedildiği Lizbon; çok kültürlü toplum yapısından da anlaşılacağı üzere özgürlüklere son derece açık bir şehir. Bunu şehrin sokaklarına adım attığınız anda hissediyor; farklı ülkelerden insanlardan yayılan sinerjiye hayran […]

Atlas Okyanusu’nun kıyısına sığınmış Lizbon, 7/24 hayatın sürdüğü, farklı kültürlerden insanların barış içinde yaşadığı, kafası rahat şehirlerden…

Okyanus etkisinin tüm kıyı ve köşelerde, hatta insanlar üzerinde bile hissedildiği Lizbon; çok kültürlü toplum yapısından da anlaşılacağı üzere özgürlüklere son derece açık bir şehir. Bunu şehrin sokaklarına adım attığınız anda hissediyor; farklı ülkelerden insanlardan yayılan sinerjiye hayran kalıyor; 7/24 hayatın devam ettiği Lizbon’da kendinizi her daim güvende hissediyorsunuz.

lizbon_03

Bairro Alto

Lizbon’un bir rahatlığı da oldukça iyi işleyen toplu taşıma sistemi sayesinde şehri keşfetmenin bir hayli kolay oluşu. Daracık sokaklarda ilerleyen eski tramvaylarda şehri gezmekse, hem çok keyifli hem de mutlaka yapılması gereken bir Lizbon geleneği. Yokuşlar arada sırada yorsa da sokaklardaki şahane binaları görmek için şehri yürüyerek gezmek kesinlikle şart.

Tejo Nehri’nin ikiye ayırdığı Lizbon’un en turistik yerlerinden biri de sömürgecilik dönemlerinde gemilerin getirdiği malların boşaltıldığı Praça do Comerçio Meydanı. Meydandaki dev zafer tagının altından geçerek ulaşabileceğiniz, sadece yaya trafiğine açık olan Augusta ise şehrin en önemli caddelerinden. Hazır buraya gelmişken mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerden birisi de 1755 depremi ve 1959 yangınına rağmen hala ayakta kalan ender yapılardan biri olan São Domingos kilisesi. Bakımsızlığına rağmen halen görkemini koruyan kilise, gerçekten de Lizbon’un etkileyici yapılarından biri.

Lizbon’a gitmişken mutlaka yapmanız gereken şeylerden biri de şehri tepeden izleyebileceğiniz Bairro Alto bölgesine gitmek. Eğer vaktinizi doğru ayarlar ve akşama doğru bu bölgeye yolunuzu düşürebilirseniz, Bairro Alto Hotel’in terasında Tejo Nehri’ni izleyerek, gördüğünüz en şahane gün batımı manzaralarından birine şahit olabilirsiniz.

Pek çoğunuzun bileceği gibi Lizbon’un alametifarikalarından biri de Fado müziği. İşte şehrin depremden sonra ayakta kalan eski mahallesi Alfama da Portekiz’in sembollerinden Fado müziğinin doğduğu yer. Şehre ait çeşitli arkeolojik kalıntılara ev sahipliği yapan Sao Jorge Kalesi’nin de olduğu bölgenin dar ve labirent sokakları, kadınların denize açılan kocalarının ardından yaktığı ağıtlarla ortaya çıkan Fado’nun da doğum yeri. Bölgedeki kafelerde kahvenizi içerek dinlenebilir, sokak müzisyenlerini dinleyerek yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Müzik demişken, gece hayatına meraklıysanız Bairro Alto semtinde keşfedebileceğiniz çok sayıda eğlenceli mekan olduğunu da ekleyelim.

Aslında Lizbon’da görülmesi gereken pek çok yer, yapılması gereken pek çok şey var. O yüzden ne yapın edin, Atlas Okyanusu’nun kıyısına kurulmuş bu saklı güzelliği görmek için hayatınızda bir kez de olsa rotanızı Lizbon’a çevirin.

Yapmadan Olmaz

– Portekizli şair Fernando Pessoa’nın en sevdiği mekanlardan biri olan A Brasileira’da kahve içmek.

– Portekiz’in tarih boyunca yaşadığı denizcilik serüvenini adım adım takip edebileceğiniz Denizcilik Müzesi’ni gezmek.

– Portekizli denizcilerin denize çıkmadan hemen önce uğradıkları, aynı zamanda UNESCO korumasında olan Belem Kulesi’ni görmek.

– Latin Amerika ve İber Yarımadası’na ait güncel sanat çalışmalarına dair başarılı bir koleksiyona sahip olan Modern Sanatlar Müzesi’nde vakit geçirmek.

– Portekiz’in denizcilik kültürünün sofralardaki yansıması olan, deniz ürünleriyle yapılmış leziz yemeklerin tadına bakmak.

– Lizbon’un sembolik yiyeceği olan, dışı milföy hamuru içinde ise özel bir muhallebinin olduğu tatlı Pastéis de Nata’yı yemeden dönmemek.

Benzer Yazılar
Tayland’ın En Güzel Kıyısı: Phuket
Gez

Tayland’ın en büyük adası olan Phuket,büyüleyici doğası beyaz kumları ve turkuaz deniziyle sadece bir tatil yeri değil h.

Akdeniz’in Macera Adası: Malta
Gez

Akdeniz’in kalbinde masal gibi bir yaz kaçamağına ne dersiniz? Masmavi suları ve tarihi güzellikleriyle Malta’nın eşsiz .

Paris’in Sembolü Seine Nehri Bir Asır Sonra Yüzmeye Açıldı!
Gez

Fransa’nın önemli bir akarsuyu olan Seine Nehri, 100 yıl sonra yeniden yüzmeye açıldı. Biz de ayrıntıları siz doğaseverl.

İSTANBULA YAKIN GÜNÜBİRLİK GEZİ ROTALARI
Gez

İstanbul’dan uzaklaşmadan günübirlik geziler mi planlamak istiyorsunuz? O zaman bu yazı tam size göre!

Brandlife Logo