Ne demiş ünlü düşünür? “İtalya her zaman iyi bir fikirdir”. Yağmurlu bile olsa azıcık çiseleyip geçiyor nasılsa, sokaklar dümdüz, her minik aralık başka bir meydana çıkıyor. Ama fiziğine dikkat edenler bu yazıyı okumasın bolca karbonhidrat ve Chianti içeriyor, benden söylemesi.
O zaman turumuza Bolonya ile başlıyoruz, bu tatlı şehirde konaklama önerim Grand Hotel Majestic. Dekorasyon klasik ama oldukça konforlu ve şehrin göbeğinde. Zaten uyumaya mı gideceksiniz canım, valiz otele siz dışarı. Sizi önce bir kahve paklar, İtalyan kahvesini en güzel yapan pastanelerden biri Zanarini ise tam size göre; çünkü kahvenin yanında ister muhteşem pastalardan, tatlılardan ister enfes dondurmasından keyifle kaşıklayabilir, cam kenarına oturup gelen geçeni seyredebilirsiniz. Sonra azıcık şehri gezin tabii… Bolca yürüyün, acıkırsanız da öğlen yemeği için L’arcinboldo’ya gidip, muhteşem bir makarna yiyin. Ama akşama yer kalsın, çünkü Ristorante Da Nello tam ağzınıza layık.
- Grand Hotel Majestic Bologna
- NH Porta Rossa
- Chianti
- Buca Mario
- Accademia Gallery
- Zanarini
Bolonya’ya bu kadar yeter, ertesi gün merkezdeki tren istasyonundan 35 dakikalık konforlu bir yolculukla Floransa’ya geçin hemen, tren öyle hızlı ve güzel ki wi-fi desen var business kompartımanı desen var, kafesi olan bir vagonu bile var. İnanın bu yolculuk size kısa gelecek…
Floransa’daki otel tavsiyem ise NH Porta Rossa. Hadi valizlerinizi otele atıp, doğru Ponte Vecchio’ya… Evet turistik bir yer ama bu romantik köprüyü gezmesi ve fotoğraflaması çok zevkli. Şanslıysanız altından geçen suyun kıyısında porsuk da görebilirsiniz. Oradaki minik dükkanlara girin çıkın, ara sokaklarda kaybolun. Sonra oturun Repubblica Meydanı’na, bir güzel yorgunluk kahvesi için. Kahveden sonra şahane bir pizza iyi gider diyorsanız, La Bussola durağınız olsun, pişman olmayacaksınız. Azcık da sanatsal yanımızı besleyelim diyorsanız, mutlaka Uffizi ve Accademia Gallery’lerini gezin, bir de Galileo Müzesi ilginç bence, küçük olduğundan sıra yok ve diğerlerinden farklı olarak Galileo’nun kullandığı teleskop ve Medici ailesine ait bilim eşyaları sergileniyor.
Bu kadar gezip yorulmadım diyemezsiniz, o zaman hadi otele… Biraz dinlenin ve akşam yemeğinde Floransa’nın en iyisi Buca Mario’da yiyeceğiniz makarnaların ve etlerin tadını çıkarın. Hele ki tatlı arabası yok mu, insanı yoldan çıkarır. Eee ben size dedim, 2-3 kilo almayı gözden çıkaracaksınız bu karbonhidrat diyarında.
- Ponte Vecchio
- Russie
- Uffizi
- La Bussola
Oldu mu size ertesi gün, yine tren istasyonunun yolu göründü, haydi Roma’ya. Tren 2 saate yakın sürüyor ancak bakına bakına gitmek gerçekten çok zevkli. Roma’da en sevdiğim otel olan Russie’de konaklamanızı öneriyorum. Hem lokasyonu hem personeli hem de otelin imkanları şahane. Öyle tatlı bir bahçesi var ki yeşillikler içinde, zaten kalmasalar bile birçok turist buranın bahçesine bir şeyler içmeye geliyor. Ayrıca her gittiğimizde ya bir devlet başkanı ya da aynı seviyede önemli biri oluyor konaklayan, bunu da kapıdaki korumalardan anlıyoruz. Otele yerleşip valizleri odaya koyduğunuzda öğle yemeği saati gelmiş demektir. Bir Roma klasiği olan Dal Bolognese otele 300 metre uzaklıkta, yürüyüp gidin, en sevdiğinizi Chianti’den bir kadeh söyleyin ve bırakın en büyük sorununuz hangi makarnayı yiyeceğiniz olsun.
Oradan çıkınca birbirine paralel üç büyük cadde de İspanyol Merdivenleri’ne çıkıyor, yol üzerinde de İtalyan nimetleri var: Fendi, Prada, Gucci artık ne tercih ederseniz…İspanyol Merdivenleri’nde azıcık oyalanıp, yine yakın mesafedeki Fontana Di Trevi’ye yürüyüp havuza bir para atıverin de dileğiniz gerçek olsun. Sonra da civardaki herhangi bir dondurmacıdan istifade edin, hepsi mi muhteşem olur? Akşam yemeği için Taverna Trilussa çok iyi bir seçim, sonrasında da yürüyüp beğendiğiniz bir barda takılabilirsiniz.

Vatikan
Roma’ya iki gün ayırmanızı tavsiye ediyorum çünkü o kadar gitmişken, Vatikan görülmeden dönülmez değil mi? Hele ki son zamanların, Jude Law sağ olsun, popüler dizisi ‘The Young Pope’u izlediyseniz… Burayı tursuz gezmeyin, bireysel olarak kilometrelerce süren ve saatlerinizin heba olacağı bir sıra beklemek durumunda kalırsınız. Alın paşa paşa grup turunuzu, beklemeden içeri girin ve bırakın tur rehberiniz sizi sıra bekletmeden her yere götürsün: Bahçelerde gezin, Sfera con Sfera önünde poz verin, Michalangelo’s Dome, Sistine Chapel, St. Peter’s Basilica’yı görün, e daha ne olsun…
Roma’nın tarihi ve kültürü malum, müzeler gez gez bitmez, ama hepsini bir sefere sığdırmayalım, tekrar gitmek için bahaneniz kalsın. Mesela Colosseum’u sadece ‘Gladyatör’ filminde görmüş olarak kalmak büyük kayıp olmaz mı?
- Repubblica Meydanı
- Repubblica Meydanı
- Repubblica Meydanı
- Colosseum