Son ayların en yeni akımlarından biri Hygge. Belki duyduğunuz, belki şimdiye kadar hiç duymadığınız yepyeni bir kavram. Türkçe’de Huggah olarak telaffuz edilen bu sözcük, bir nevi Danimarkalıların yaşama sanatı anlamına geliyor. Aynı zamanda Oxford sözlüğünde yılın finale kalan kelimelerinden biri olarak seçilmiş. Zaten o kadar hızla yayılıyor ki 2017’de bol bol kendinden bahsettirecek gibi görünüyor. Öyle ki Instagram’da şimdiden bu etiketle girilmiş milyonlarca posta ulaşmak mümkün. Aslında dünyanın en mutlu ülkeleri sıralamalarında birinciliği elinden kaptırmayan bir ülkeden çıktığı düşünülürse, Hygge felsefesini belki de gerçekten ciddiye almakta fayda var.
Danimarka kültürüne özgü bu kavram, uzun ve soğuk İskandinav gecelerinde dostlarla mum ışığı etrafında geçirilen sıcak ortamlardan doğmuş. Zamanla çok daha fazlasını ifade eden bir yaşam felsefesine dönüşmüş. Mumlar, hoş kokulu bir ortam, paylaşılan dostluklar, kaliteli ama sade bir yaşam, uzun yemek muhabbetleri, sıcacık bir battaniye, kısacası kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan hayatın tüm basit zevklerini kapsıyor bu kavram. Önemli olan küçük mutluluklara odaklanarak yaşamak. Belki elinize aldığınızda çayınızı içmekten ayrı bir keyif duyacağınız bir porselen fincan, belki de babaannenizin ördüğü o rengarenk battaniyenin altında kitap okuyarak huzura kavuştuğunuz o an… Kısacası gösterişten uzak o anların değerini bilmek, o anları bilinçli olarak hissetmek, yatıştırıcı ve zarif şeylerden keyif almayı öğrenmek anlamına geliyor; çünkü bu anlar ne kadar çoğalırsa, mutluluk da o kadar artıyor.
Danimarkalılar için bir yaşam biçimi haline gelmiş bu kavramın yansımasını günümüzde tasarım, dekorasyon ve moda gibi pek çok alanda görebilmek mümkün. Öyle ki bu felsefe üzerine yazılmış iki kitabın (The Little Book of Hygge: Danish Secrets to Happy Living ve How to Hygge: The Secrets of Nordic Living) yabancı dillere çevirisi bile yapılmış.
Samimiyet ve sükunetin birleştiği Hygge anlarının tam anlamıyla hakkını vermek ülkemiz şartlarında biraz zor görünebilir. Oysa bu sadelikle kuşatılmış zarif anları hissetmeye özen göstermek, olabildiğince çoğaltmak, kendi Hygge anlarınızı keşfetmek ve hayatla farklı bir bağ kurmak eminim şu an tam da hepimizin ihtiyacı olan şey… O zaman Hyg dig! (Keyfini çıkarın!)